Felsefe Sosyal Bilimlerde Temel Kavramlar

Sanat ve Toplum

Sanat eseri, belli bir tarihsel dönemde, belli toplumsal koşullarda, bir anlamda bunların simgesel özeti sayılabilecek bir estetik bağlam inşa eder.

  • Her sanat eseri, kendi çağının ve içinde üretildiği toplumun özellikleri hakkında bize fikir verir.
  • Bununla beraber, her sanat eseri ya da etkinliği kendi toplumsal bağlamında bile tek bir anlam taşımaz.
  • Tersine, her sanat eseri o toplumda yaşayan her birey için ayrı bir anlam taşıyabilecek kadar çoğul anlama gelebilir.
  • Ayrıca, bir insanın çeşitli zaman ve durumlardaki ruh hallerine göre, sanat eseri alınmaması da değişkenlik gösterebilir.

Esasen, sanat eseri, içinde bulunduğu toplumsal yansıma hakkında bilgi taşımayabilir ya da bu aktarımı daha çok varoluşsal anlamsal paydasında yansıtır.

 

Kolektif anlamda sanat eseri:

Sanat eserine atfedilen kolektif anlamlar da vardır.

  • Örneğin toplum olarak bilinen bir türkü ya da şarkının milli değerlere hitap eden bir olay yansımasıyla iliştirilerek atfedilen anlamı neticesinde o olayla özdeşleşmesi ve o olayı hatırlatması.

Ancak kolektif olarak üzerinde uzlaşılan sanat eserlerinde bile, her birey kendi deneyim, kültür birikimi ve tarihselliği bağlamında özel anlamlar bulabilir.

  • Böylece sanat eserinin estetik ve anlamsal açılımlarının yüzeysel olarak göründüğünden ya da sanıldığından çok daha fazla olabileceğini iddia edebiliriz.

Bütün bu anlam çoğulluğunun dışında, sanat eserini tasarlayan ve üreten kişi ya da kişilerin (sanatçı) sanat eserine katmak istedikleri bir anlam bağlamı da vardır.

  • Biz bir seyirci, dinleyici, okuyucu vb. olarak sanatçının niyetini anlamaya çalışmakla beraber, aslında ilişkilendirdiğimiz estetik ifadenin bizim zihnimizde ve o an edindiği özel anlam ya da anlamlar üzerinden sanat eserini anlamaya çalışırız.

Sonuçta, sanat eseri, görüldüğü gibi her zaman çoğul anlama da sahiptir.

Birçok kez ister istemez sanat eseri karşısında, sanatçının ona yüklediği anlamı çözmeye çalışırız. Bu nedenle, bir sanat eseri karşısında sıklıkla “sanatçı burada ne demek istemiş” sorusunu kendimize ya da o eseri birlikte seyrettiğimiz, okuduğumuz, dinlediğimiz vb. başka insanlarla paylaşırız.

  • Ancak bu sadece ikincil bir sorudur; önemli olan sanatı alımlayan öznenin o eserde ve belli bir anda ona atfettiği anlamlardır.

Çağdaş sanat, önemli ölçüde bu anlam çoğulluğu ve değişkenliği üzerine kurulan bir estetik bağlamı oluşturmaya çalışır.

  • Kimi eserler, alımlayanı etkin bir şekilde estetik bağlama dahil, hatta kimi zaman müdahil olmaya davet ederler.

Sanat eserinin alımlanması:

Sanat eserinin alımlanmasında en önemli kavramlardan bir tanesi, Fransız toplumbilimci Pierre Bourdieu’nun (1930-2002) ortaya attığı kültür sermayesidir.

  • Buna göre, toplumsal eylem sadece ekonomik sermayenin belirlediği hiyerarşilere göre yapılanmaz; aynı zamanda kişilerin kültür birikimi ve bunu toplumsal konumlarının gereklerine uygun olarak en iyi şekilde seferber edebilme becerisi de önemlidir.
  • Bourdieu’ye göre, kültürel sermayesi olarak adlandırılan bu edinim ve beceriler toplamı, kimi zaman ekonomik sermayeden bile belirleyici hale gelebilir. Zira toplum, sürekli yeniden yapılanan alanlardan oluşur.
  • Bireyin alanlar içinde biçimlenen hükmetme stratejileri, daima kültür üzerinden gerçekleşecektir.
  • Diğer bir anlamda kültür birikim, bilgi ve edinimlerimizi sergilemek, aynı zamanda diğer insanlar üzerinde bir iktidar kurmak anlamına gelecektir.

Böylece toplum, kültür üzerinden sürekli yeniden yapılanan bir olgu olarak kavramsallaştırılabilir.

  • ve sanat bu kültürel değerle hükmetme stratejilerinin kuruluşunda her zaman merkezi bir rol oynar.

Sanat eserine atfedebildiğimiz anlamların çoğulluğu ve derinliği, bizim kültür alanındaki sermayemizin genişliğini gösterir. O nedenle sanatın üretimi kadar alımlanması ve toplumsal olarak kullanılması iktidarla ilişkili olduğu belirtilir. Ancak sanat ya da sanatçı kavramlara ya da kalıp- taraf vb. yansımalara indirgenmeden değerlendirilmeli ve  sanatın daima bütünleştirici rol oynadığı ve insana kendini hatırlattığı noktasında varoluşsal bir nitelik taşıdığı için evrensel olduğu göz önüne alınmalıdır.

 

Bunlar da hoşunuza gidebilir...