Hatırlama olgusu, hayatın her alanında etkin olan bir durumdur. Ayrıca hatırlama ile unutma etkileşim halinde ilerler. Örneğin herhangi bir isim ya da kelime ya da anı hatırlamaya çalıştığınızda, bazen hatırlamak istediğiniz ne ise onu bildiğinizin farkında olursunuz, ancak o an hatırlamakta zorlanabilirsiniz. Bu olguya da halk arasında, “dilimin ucunda” olgusu adı verilir.
- Bu durum, bilginin uzun süreli bellekten ne kadar zor geri getirildiğini gösterir. Bu oldukça doğal bir durumdur. Çünkü fazlasıyla büyük bir bilgi dağarcığı içinden bir bilgiyi belleğinizden geri getirmek her zaman mümkün olmaz.
Peki nasıl hatırlarız ya da hatırlamak adına ne yapmamız gerekir? Hatırlamayı ipuçları ile yaparız. Bunlara da geri getirici ipuçları denilir.
Hatırlama olgusu işlem sürecinde etkin olan, geri getirici ipucu uzun süreli bellekten bir bilginin hatırlanmasına yardımcı olan ve hatırlamayı kolaylaştıran bir uyarandır.
- Bu ipuçları objenin tanınmasından daha çok bellekten geri getirilmesinde önemlidir. Geri getirme belirli bir bilginin hatırlanmasıdır.
- Tanıma ise, sunulan bir uyaran ile ilgili olarak daha önceden deneyimin olup olmadığıdır.
Hatırlanan bilginin ne kadar iyi hatırlanıp hatırlanmadığı, o bilginin en başında nasıl algılandığı, işlendiği ve anlamlandırıldığı ile alakalıdır.
Hatırlama olgusu: Hatırlama ile bilgi işlem bağlantısı
Bilgi işlem düzeyi zihinsel olarak bilginin nasıl analiz edildiğine vurgu yapar. Bilginin kodlanma aşamasında, bilgi işlem miktarı o bilginin sonradan ne kadar hatırlanacağıyla doğrudan ilişkilidir. Bu yaklaşıma göre, bilginin kodlanması sırasında derinlemesine anlamsal analizi, o bilginin hatırlanmasında çok kritik bir rol oynar.
Yeni öğrenilen materyaller bazen belki dikkatin azaldığından belki de zamansal olarak çok yakın zamanda olmasından dolayı, kısa zamanda unutulmaktadır. Öte yandan bilişsel kaynakların, çok fazlaca kullanıldığı durumlarda, uyaranlara daha çok dikkat edilmekte ve bu da bu uyaranların daha fazla işleme alınmasına neden olur.
Derinlemesine ve anlamsal olarak analiz edilen bilgi uzun süreli bellekte derin seviyelere yerleşir ve unutulması güçleşir.
Hatırlama sürecine bakıldığında, bellekten geri getirilen anıların ya da olayların ilk andaki gibi olmadığı görülür. Bellek geçmişi temsil etmekte ancak bu temsillerde eksiklikler bulunur. Hatta bazen ilk baştaki olayda olmayan eklemeler de yapılır. Bu haliyle bellek geçmişi yeniden yapılandırma işlemidir. Başka bir anlamla, bellek bizim onu nasıl anlamlandırdığımızdan etkilenir. Aynı ya da benzer türden bilgilerin uzun süreli bellekte oluşturduğu küme ya da bilgi örüntüsü anlamına gelen bilişsel şemalar belleğe yeni girmiş olan bilginin yorumlanmasında, kodlanmasında, depolanmasında ve hatırlanmasında önemli rol oynar.
- Örneğin beklentilerimiz ya da değerlerimiz belleğimize yeni gelen bilginin anlamlandırılmasında rol oynar.
Geçmişimizle yaşadığımız anıları değerlendiren ve karşılaştırmalar yapan bellek, otobiyografik bellek, olarak ifade edilir. Kendi yaşantımızla ilgili epizodları ve durumları içeren belleğimizdir. Bundan dolayı kişisel epizodik bellek olarak da ifade edilebilir.
Unutma olgusu
Her gün rutin bir şekilde isim, yer ve bilgileri unuttuğumuza tanık olabiliriz. Bu da yaşamın içinde görev vb. durumlara olumsuz yansıyabilir.
Ancak bazen hatırlamak istemediğimiz olayların unutulması, unutmanın yararlı tarafıdır. Diğer yandan bakıldığında, günlük yaşamda maruz kaldığımız milyonlarca anlamsız ve belki de kullanılmayacak bilginin depolanmaması unutma ile önlenmektedir. Bu da bilişsel ekonomi sağlar.
Unutma olgusu ile alakalı ilk çalışma, Alman psikolog Hermann Ebbinghous, tarafından yapılmıştır.
- Kendisinin denek olduğu bu çalışmada, ikisi sessiz üç harften ve anlamsız kelimelerden oluşan, bir listeyi ezberlemiştir.
- Listenin öğrenilmesinden sonra, geçen zaman içinde ne kadarının hatırlandığı ölçülmüştür.
Ebbinghous, unutmanın sistematik olarak meydana geldiğini göstermiştir.
- Örneğin en çok unutma öğrenilen materyalden 9 saat sonra gerçekleşmiştir.
- Bundan sonra unutmadaki ivme yavaşlayarak zaman geçtikçe unutmaktaki hız azalmıştır.
Ebbinghouse’un bu çalışması unutma çalışmalarına temel olmuş klasik bir araştırmadır.
- Neden unuturuz? Belki ilk başta uyarana dikkat edilmiştir.
- Bir başka anlamda kodlanma hatası vardır. Çok açıktır ki eğer bilgi uzun süreli bellekte kodlanmamış ise bu bilginin hatırlanması olanaklı değildir.
- Ancak bazen uzun süreli bellekte olan bilgiler unutulmaktadır.
Silinme kuramı- Decay theory:
Belleğin, sabit bir oranda zaman içinde zayıflanmasını açıklar. Bir başka anlamda kullanılmayan bellek unutulmaktadır.
- Bu kuramda yeni bir bilgi öğrenildiğinde, beyindeki fiziksel değişikliklere karşılık gelen bellek izlerinin zaman içinde zayıflamaktadır. Bunun sonucunda da bu bellek izlerinin temsil etmiş olduğu bellek zaman içinde unutulur.
Bu kuramı destekleyen veriler olmakla beraber, bilginin ne kadar önce öğrenildiği ile o bilginin ne derece hatırlandığı arasında bir ilişki yoktur.
Bundan dolayı bozucu etki yoluyla unutma kuramı önerilmiştir.
- Bozucu etki yoluyla unutma kuramı, bir belleğin bir başka belleğin hatırlanmasını engeller. Eğer yeni oluşturulan bellek daha önceden depolanan belleğin hatırlanmasına bozucu etki yapıyorsa buna geriye dönük bozma ya da geriye yönelik unutma denilir.
Yeni öğrendiğiniz banka şifrenizin daha önce oluşturduğunuz bir başka şifrenin hatırlanmasını güçleştirmesi geriye yönelik bozucu etkiye ya da unutmaya örnektir. Bunun tam tersi de mümkündür. Yani önceden öğrenilen bir bilginin sonradan öğrenilen bilginin hatırlanmasına engel olması ileriye yönelik bozucu etki ya da unutma olarak adlandırılır.