Metodolojik çoğulculuk, çoğulcu bilim görüşünün inceleme alanın üçüncü bölümüdür. Feyerabend’ın irrasyonalizminin ya da radikalizminin çok daha belirgin hale geldiği yer, onun metodolojik anarşizmidir.
- Akılcılık eleştirisi Kuhn’dan daha radikal olan Feyerabend, bu noktada bilimi ve bilimin geliştirmiş olduğu ürünleri efsane ya da metafizik benzeri bilim olmayan alan ya da disiplinlerden ayıracak sabit bir yöntem geliştirmenin imkansız olduğunu öne sürdüğü gibi bilim insanının, bilimde ilerleme kaydetmek durumundaysa eğer, her tür yöntem kuralını ihlal etmesi gerektiğini belirtir.
- Başka bir anlamla, Feyerabend bilim için bir yöntem belirleyen her çabayı hastalıklı bir muhafazakarlık olarak değerlendirir.
Metodolojik çoğulculuk, kuralların bilimsel başarıya katkıda bulunmadığı tezini savunmak için de iyi bilimin standart bir mantıksal yöntemle iş gördüğü iddiasını geçersiz kılan karşı örnekler bulur.
Kuhn gibi, Feyerabend da iyi bir bilim tarihçisi olduğu için, onun Kopernik Devrimi benzeri bilimsel ilerlemenin kesin olarak gerçekleştiği konusunda, evrensel mutabakata varılan dönemlerden görüşünü destekleyen karşı örnekler de bulur.
- O, işte bu dönemlerde kabul görmüş bütün metodolojik kuralların bilim insanları tarafından ihlal edildiğini göstererek, bilimsel ilerlemeyi mümkün kılmış olan şeyin bu ihlal olduğunu ileri sürer.
Metodolojik çoğulculuk görüşüne dair
Metodolojik çoğulculuk görüşünden çıkarılacak sonuç;
- değişmez ve standart bir bilimsel yöntem, bilimin ilerlemesini ya da bilimsel bilginin gelişmesini yöneten yararlı metodolojik kurallar yoktur.
- Yöntem bakımından bilim insanına getirilecek herhangi bir sınırlama, bilimsel ilerlemeyi engeller.
- Zira en çok ilerleme sağlayan bilim insanları, Galileo gibi, kuralları ihlal edenlerdir.
Feyerabend, bu yüzden yöntem olarak önce tümevarım yoluyla erişilmiş teorilerin metodolojisiyle açık karşıtlığı ima edecek şekilde karşı-tümevarımı önerir.
- Onun tümevarım karşıtlığı dediği şey, genellikle kabul edilmiş görüşle bağdaşmaz veya mevcut kuramla tutarsızlık içinde olan hipotezlerin ortaya konularak söz konusu hipotezlerin inceden inceye gözden geçirilmesinden oluşur.
- Söz gelimi Galileo’nun “dünyanın döndüğünü” bildiren önermesi, ilk öne sürüldüğü şekliyle karşı-tümevarıma dayalı bir önermedir.
İnsan bilgisinin tümevarım karşıtlığı yoluyla ilerlediğini bildiren Feyerabend,
- Bundan da kendisinin yasakladığı metodolojik sınırlamaya bir örnek teşkil edebileceği endişesiyle vazgeçer. Bilimsel ilerlemeyi engellemeyecek, ona göre, tek bir metodolojik kural olabilir.
Bilimsel yaratıcılığın insanın yeteneklerine katkısı olduğunu düşünen Feyerabend, bilim insanının, bilimsel keşfi sürecinde, kendisini herhangi bir yöntem ya da kuralla sınırlamayıp kendisine açık olan her araç ya da yoldan yararlanması gerektiğini düşünür.
*Pek tabii bu noktada bilim insanının, araç ya da gideceği yolu belirleme konusunda insani değerlere de sahip olması önem taşır, aksi halde bu tanımlamadan yola çıkarak, bilimsel keşifleri ya da deneyleri, kişisel çıkarları doğrultusunda anlamsız bir güç hırsına dönüşen yarışa çevirebilirler. İşte tam bu gibi noktalarda felsefi yeti, tüm açınlama aşamalarında (amaç edinilen ya da amaca ulaşma aşamasında, doğru-yanlış, içsel ve uzamsal yansımaları görebilme noktasında)yardımcı olacaktır.