Sentezci Yaklaşım
Bilinc.tin.us Epistemoloji Felsefe

Sentezci Yaklaşım

Sentezci yaklaşım, bilginin kaynağı probleminde üçüncü alternatif olarak karşımıza çıkar ve bilginin kaynağında ne sadece deneyim ne de salt aklın bulunduğunu, onun akıl ve deneyimin ortak katkılarının ürünü olduğunu dile getirir.

Söz konusu yaklaşımın hatta deneyim ve aklın rolünün bilginin kuruluşunda neredeyse eşit oluşuna gönderme yapan yaklaşımın, en önemli temsilcileri arasında Aristoteles ve Immanuel Kant bulunur. Söz konusu her iki düşünür de akılcılık ile deneyimciliğin tek yanlı görüşler olduğundan hareketle, söz konusu iki yaklaşımın bir sentezini yapmıştır. Nitekim onlar, bilginin deneyimle başlayıp akıl yoluyla geliştiğini ve temellendiğini öne sürerler.

Aristoteles ile Sentezci Yaklaşım

Yirmi yıl süreyle öğrencisi olduğu Platon’un radikal akılcılığına karşı çıkan Aristoteles, doğallıkla bilginin deneyimle başladığını öne sürer. Bilgide tümevarımsal akıl yürütmeye pozitif bir değer biçer. Dahası onda, gerçek bilgi anlamında episteme ya da bilimsel bilgi nedenlerin bilgisidir.

Onun bakış açısından kişinin bir şeyi, o şeyin nedenini bilinceye kadar, bildiği asla söylenemez.

Aristoteles’e göre, başka hiçbir olgunun değil, yalnızca söz konusu olgunun nedeni olarak onun kendisine bağlı olduğu nedeni bildiğimi zaman bilimsel bilgiye sahip oluruz. Bu bilgi ise tanımsal, yani tümdengelimsel bir yapıda olan bir kanıtlamanın sonucuyla ortaya konan bir bilgidir. İşte bundan dolayıdır ki bize nedeni veren ve olgunun niçin olduğu gibi olduğunu açıklayan şey kanıtlamadır.

Bilgi, her ne kadar duyum veya deneyimle başlasa da salt duyumun kendi başına bize verememesinin nedeni budur. Duyum ya da deneyim bize olguların, olup bitenlerin nedenini veremez. Duyum şeylerin veya olguların nasıl olduklarını söyler fakat niçin olduklarını söyleyemez.

Örneğin duyum yoluyla ateşin sıcak olduğunu öğreniriz, bununla birlikte, duyum ateşin niçin sıcak ve dolasıyla hep aynı olduğunu asla gösteremez. Bundan dolayı, Aristoteles’e göre, mühendisler ve mimarlar çalıştırdıkları işçilerden daha bilgili olmak durumundadırlar, çünkü işçilerin sadece yapılan işi deneyimledikleri yerde, onlar yapılan işin nedenlerinin bilgisine sahiptirler.

Kant ile Sentezci Yaklaşım

Kant’ da insanın bilgisinin, tikel içerikleri için, her ne kadar deneyime dayansa da söz konusu deneyimin yapısı ya da formunun insan zihni veya insanın “anlama yetisi” tarafından sağlandığını söylemiştir. Bir dış dünyaya ilişkin deneyim, zihin tarafından sağlanan form olmadan, hiçbir şekilde mümkün olamaz. Bu ise Kant’a göre de hem deneyimcilerin hem de akılcıların görüşlerinin tek yanlı olduğu anlamına gelir.

Rasyonalistler gerçek bilimsel bilgi için vazgeçilmez bir önemi olan deneyimin katkısını küçümserken, akılcılar deneyimin öneminin farkındadırlar fakat kendileriyle deneyimizin düzenlendiği “kavramlar”ın ya da formel yapının önemini fark edemezler.

Kant, bu ikisinin bilimsel bilgide oynadığı eşit rolü “içeriksiz düşünceler boş, kavramsız sezgiler de kördür. Öyleyse kavramlarımızı duyusal hale getirme, yani sezgide onlara nesne ekleme, sezgilerimizi de anlaşılır kılma, yani onları kavramların altına yerleştirme zorunluluğu vardır” diyerek ifade eder.

Deneyim, tecrübeye form kazandıran kavramlarla, ona içeriğini veren duyum ya da sezgilerin bir birleşiminde meydana gelir. Buna göre, bilginin ham maddesini duyumlar sağlar. Zihin bu malzemeyi a priori kavram ya da kategorilerle işleyip, ona form verirken, insan bilgisine tümellik ve zorunluluk kazandırır.

Bilginin kaynağı, anlamsal yolculuğuna dair, düşünüm yolculuğu:

Bilginin kaynağı, her ne kadar farklı görüş ve temellere dayandırılsa da aslen, tüm olguların oluş hali dikkate alındığında, birbirlerinden ayrı düşünülemediğini görmek mümkün. Yani her bir düşünce nasıl bir diğer düşünceyi besliyorsa, ilgili kavramlar ve oluş halleri ve yaklaşımlarda -birbirlerini- temel ve ana etken olarak beslemektedir. Ve bu noktada ele alınması gereken esas, bütüncül bir yaklaşımdır. Tüm ayrıntıların, bütüncüle yol aldığı ve her birinin -kendi içlerinde, ele aldıkları yön ya da alan doğrultusunda, farklı temel işlevleri göze alındığında, tüm oluş halinde tek bir kaynağa giden sonsuz bağlantı girişleri olabildiği gibi temelde aslında, basit ve etken bir oluşum hali göze çarpar. Kavramlara ya da bir taraf seçeneğine indirgenemeyecek kadar bütüncül ve karmaşık göründüğü halde basit bir etkileşimsel düşünüm süreci gerektirir.

 

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir Cevap Yazın