ayna kavramı
Bilinc.tin.us Deneme Felsefe Genel Kozmos

Kozmos Yasaları, Uyanış Sayıklamaları

Ruhun yansıması, ışık dokunuşlarını, fantastik bir şölen gibi hissedebilmek olağanüstü bir hazzı duyumsatmakta… Bilinçlerin, dünya boyutunun ötesine geçiş yapabildiğini ve her an hızla akan bir akıntıda dans edebilmenin düşünde olduklarını görmek de bir o kadar güzel… 

 Kozmos Yasalarına Dair

Kozmos yasaları günümüzde, hızla okyanusun kıvrımlarını beyin kıvrımlarına yansıtan ritimlerini sunuyor. Dans eden su, ırmakların uzuvlarında, nehirlerin, bir dere akıntısında, okyanusun kıvrımlarını hissediyor ve hissedilen ritimler, düşsel bir kozmos akışı halinde bilinçlere yansıyor.

Kozmos fantastik düş yansıması, üstün teknolojinin matematiksel döngüsünde… ve kozmos yasaları, uyanışın yansımalarına eşlik ederken yaşamın kıvrımlarında, yeryüzünde… İnsan, her nerede olursa olsun, kozmosun uzuvlarında dans eden uzuvlarını hissedebilmekte…

ve kimilerini bazen bir düş sarıyor, kozmosun ötesinde bir dokunuşun yansımasında… Uzuvları akıyor, dalga ritimleriyle sonsuzluğun anlarında… Dünden, ötesinden bir dokunuş sardığında içlerini ve karşılarında belirdiğinde öylece düpedüz… Şaşırır düşler kimi an, bildiği farkında olduğu tüm anları hatırladığında ve yaşamın içinde iç içe bir sarmal olduğunda…

Uyanış Sayıklamaları

Birey dünya kalıplarından arındığında ve kozmosun uzuvlarında uçabilmenin, onun ritimlerinde dans edebilmenin düşünü hissettiğinde… Kişinin yolu ve hisleri, kozmos yasalarına varır ve düşleri düşleriyle defalarca çarpışır.

Adım atılan andan itibaren, tüm anların içinde sayıklayan, sözler ve kalıplar, sarıp sarmalarken hücrelerini… Boyutların sardığı uzuvları ve düşleri, düşünceleriyle arşınlarken, gördüğü ve göremediği, tüm dokunuşları hissedebilmenin yansımasında kavuşma anlarını yaşar. Tüm dengelerin kalp atışlarında atan kozmosun ritimlerini hissettiğinde ve onunla her an dans edebilmenin hissine vardığında… Boyutların sarmalında, kendi sarmalını yaratmanın düşüne varır…

Hakiki yaratım ve Dönüşüm İçin: Birey, Ruhunu Hissetmeli

Dünya boyutunda yol alırken, kozmosun uzuvlarında dans eden kıvrımlarını, ritimlerini, ruhunu hissetmeli… deneyimlediği tüm yol ayrımlarını hissederek özümsemeli ve hissedebilmenin hissiyatının yarattığı tarifsiz hissi ruhuyla kozmos boyutunda yaşayabilmeli… Aşkla, sevginin yaratımında uzuvlarında sayıklayan ve ritimlerinde birbirine karışan akışı hissetmeli, sonsuzluğun uzuvlarında atan uzuvlarını ve ruhunu… ve kozmosun büyüsü aşkla, yudumlamalı yaşamın her anını…

İşte böylelikle varmalı, kozmosun uyanış sayıklamalarına… ve isteyerek, hissetmenin düşünde hazzı yudumlayarak hissetmeli kozmosu uzuvlarında…

Ve düşüncelerin, kozmosun bilgi ağından kopup akan bir akıntı, salınım olduğu söylense de… Kişi, zihnine akan ve ruhunun ışığında yansıma bulan düşüncelerin, içinde akan ışıltının uzuvlarında akıp hücrelerine karışan ve hücreleriyle yoğrulan, pişen bir yansıma ve yansımanın hem yansıtıcı gücü hem de kozmosun parçası olduğunu hissedebilmenin hissine vardığında, bambaşka boyutlar, evrenler aralamanın yaratımını, ancak ruhun ışığıyla, güzelliğiyle var olabileceğini hissedebilmeli…

Ve ruhunda, güzelliklerin araladığı kapıların, aslında kötülüğün izlerine gerek olmadan varılabileceği bir his doğmalı… ve ruhun, güzellikleri görebileceği ve güzellikleri yaratabileceği… Güzelliklerin, tüm renklerin birbiri içinde ve tek, bir bütünün eşliğinde, bir hissin dokunuşunda sonsuzluğun içinde, ruhun yaratımına etkileşim sağlayan titreşimlerin ve ritimlerin, güzelliklerin yansıması olduğunu hissedebileceği, bir anlam yansımalı ritimlerinde ve tutuşmalı onunla, aşkınlığın hiçliğinde… 

Kozmos Yasalarını Kullanan Güç Dengeleri mi? İnsan hırsları mı?

Günümüzde hız kazanan teknoloji ile bir nevi evrenin gizlerine kapılar aralayan etkileşim hızı da artıyor. Ve enerjinin farklı formu internet insanı insana hem yakın hem uzak açılardan ve açınlardan kozmosu en yakın noktalardan sorgulatıyor, sorgulatmasa da olması gerekiyor…

Ve enerjinin çeşitli formlarını, titreşimsel ağlar dahilinde, evren yasalarının özünde yer aldığını bizlerden belki milyarlarca yıl önce farkına varıldığı düşünüldüğünde, evrenin öncesinde ya da sonrasında, zamansız bir döngüde nasıl bir düzen kurulduğunu tahmin edebilmek, üzerine düşünmek, zihnin sınırlarını zorlayan bir süreç…

Ve dünya kalıplarının oluşturduğu sınırları aşan bir zihin, sorgulamaların özündeki engelleri kaldırarak aldığı yolda ve varabildiği kadarıyla, ulaştığı özde bulduklarıyla, fantastik düşlerin ya da bilimsel tezlerin, her birinin anlamlarının bir olduğunu algılayabilirse, evren yasalarını, kozmosun gücünü, özünde kavradığında insanoğlu, bu gücü fark ettiği an, gücün dengesini kurabilmesi için ne yapmalı?..

İşte, içsel özümseme ve bilinç- irade gücü gerekliliği tam da bu noktada öne çıkar.  Çünkü insan kendini tümüyle kaybedebilir ya da bireysel güç hırsına yenik düşebilir.

Oysa kişi, o an, güzelliğin dokunuşlarını herkes adına isteyebilmeli ki…  kozmos, salınımlarıyla büyülü düşleri anlaşılabilmenin hissinde yansımalı yeryüzüne ve herkesin ritimleriyle buluşabilmeli hakiki güzelliğin büyülü dokunuşları…

Ancak bu noktada, güce ulaştığını sanan kimi güç dengelerinin, kozmos yasalarını olabildiği kadarıyla kişisel çıkarları ve hükmetme sevdaları uğruna kullandıklarını görüyoruz. Pek tabii açıkça görüldüğü üzere en ufak bir olay yansımasında bile hemen herkesin insan olmanın vasıflarından öte kişisel çıkar ve de yaşamsal şartlarını önemsediğini görmek de mümkün… Yani güç delegelerinde ya da herhangi bir güç hegemonyasında yer alan kişileri suçlamaktan ziyade, öncelikli insani hırslarından öte insan olabilmenin yansımasını özünde ne denli hissedebildiğini ve bu yönde ne yaptığını kişi öncelikle kendinde sorgulamalıdır. Gelişim ve dönüşüm işte bu hassas kıvrım yansımasıdır.

İnsani hırsların seni nasıl yönetiyor ya da yönetmesine nasıl hangi paydada düpedüz açık, izin veriyorsun?..  

Şu anın içinde ya da ötesinde, her dönemin kıvrımlarında, kişisel çıkarlar doğrultusunda, kozmos yasaları birer vebaya dönüşebilir. Oysa sömürülen sadece insanlar mı?..

Sömürülen, kozmosun asıl özü ve gücü-ışığı ve aynı zamanda sonsuz ışığını etkileyen etkileşim, ışığı yaratabilen ve ışığın dokunuşlarını yansıtabilen ışık parçacıkları ruhlar. Onlar hem evrenin özü hem de kozmosun asıl güç kaynağını, sonsuz döngüde dengeli şekilde ilerlemesini sağlayan ışık tözleri… ve sömürüldükçe kozmosun asıl kaynağı güzellik, kozmos dengesini kaybetmeye başlar ve kaos boşluklarında ritim salınımlarında yani nefes alanlarda da yansıma bulur.

Sormalı kendine, ışık salınımlarıyla ritim mi olmalı sonsuzluğun senfonisinde dans eden yoksa sömürülen ve sömürülmeye yenik düşen kalıntı mı yeryüzünde?..

Bilincin Işıldaması

Kozmos yasalarını kavrayabilmek adına birey, özünü içinde kendinde aramanın derdine düşmeli. İlimle bilimle yoluna ışık tutmalı önce ve öyle bir an gelmeli ki o ışığın içeriden yansıyan bir anlam, his olduğunu algılamalı ve tümüyle ışık olabilmenin hissinde hem kendine hem başkalarına ışık tutabilmenin aşkınlığına düşmeli ve yine anlamalı ki başkalarına ışık tutabilmenin yoluna düştüğü an, aslında daima içinden salınan aşkınlıkla tutuştuğunu…

Ve parlayan bir ışık olduğunun tanıklığına vardığında, esas gücün yansımasında, sevginin ve güzelliklerin yaratımındaki payını anlamanın ve bu güzelliği sonsuz döngüde hissetmenin yarattığı hazzı ritimlerinde tadabilir. Ve ölümü yaşamın içinde tatmanın hissine vardığında, bildiği öğrendiği tüm hisleri defalarca sorgulamanın hiçliğinde, ritim olup akabilmenin hissine tutulabilir O’nunla…

Dış Dünya ile Hakikat Algısı

Birey, kişisel gelişim süreci boyunca, ona sunulan tüm kalıpları sorgulama adımında, özünde yorumlama ve özüne ulaşma savaşında, her anı sevginin hissiyle adımlamalı… Enerjisini, içindeki ışığını yaratabilmek adına harcarken, kozmosa sığınmalı… Bilimsel tespitler dahilinde öğrendiği bilgileri, ayrıca düşünmeli, sorgulamalı dünya sınırlarının ötesinde… ve hem içinde hem de dışında seyir halinde olduğunu kavramalı… Böylece, sınırlar ve kalıplardan arınan, ötekileştirmenin zincirinden sıyrılan zihni, düşüncelerin yaratımında güzellikleri hissettiği ölçüde yaratmanın düşüne varabilir.

Böylelikle yaşamın içinde, dünya boyutunda maruz kalınan, kalıpları- olguları; siyaset, din, dil, ırk vb. her türlü sınırları, zihninin sınırsızlığında aşabilir ve her birinin bu yolda bir basamak olduğunu kavrayabilir ve kozmosun sınırlarında sınırsızlığını ve birliğini hissedebilir.

Birey tüm bunların, özünde asıl öze kozmosun özüne ulaşması için birer aracı olduğunu anladığında, bilinç yolculuğunda olduğunu bütünüyle algılar. Ve sanat eseri algısıyla bilincini geliştirmek ve onu güzelleştirebilmenin yollarını aramanın derdine düşmesi gerektiğini hisseder. Bilincini-ruhunu, tüm kalıplardan arındırdığında ve güzellikleri herkes adına dilediğinde, kozmosun özündeki özüne ulaşır ve içinde sönen, ışık parçacıklarını tutuşturur, parlatır ve zamansız bir döngünün, sonsuzluğunda yanıp sönen ışık ritmi ruhunu hissetmenin hazzını yudumlayabilir.

 

Ve tüm bu anlamsal dansla, hissederek dans edebilmek için, soyut anlamda düşünebilmeli… Bilimsel terimler ya da kavramlar ve doğanın tüm kıvrımlarında yer alan, görünen görünmeyen tüm inişli çıkışlı titreşimler, ruhunuzdan dağılan bir ışık yansıması olduğunu, matematiksel anlamda hesaplasanız dahi ona vesile olanın -soyut- düşünebilme yetisi olduğunu algılamak gerekir. Tıpkı kozmosun özünün, sadece maddeden değil, maddeye ruh veren, büyülü kimyasal aşkla yoğrulduğu ve piştiği gibi… Birbiri içinde ve sonsuz döngüde iç içe…

Bilinç, İleti Demeti-İletişim

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

2 Yorumlar

  1. […] Kozmos Yasaları, Uyanış […]

  2. Great post, you have pointed out some good points, I as well conceive this s a very superb website.

Bir Cevap Yazın