Soluduğunda zihnim sınırları
Ve sınırların ötesini,
Bambaşka bir dünya yaratabilmenin hissine
Düştü anlamlarım,
Gördü, baktı ve hissetmelerin düşünü soludu iklimlerim,
Başka bambaşka bir kozmosun iklimlerini
Soluyordu artık uzuvlarım,
Kıvrımlarım salınıyordu
Sonsuzluğun ritimleriyle
Ve ritimlerim sonsuzluğun titreşimlerini
Hükmediyordu dünyama…
Dünyam, ne gördüğüm düştü ne çemberim…
Dünyam ne kozmosun kıvrımlarında dönüp durmaktaydı ne de zamana boyun eğmekte…
Kozmosun ötesinde bir düşe tutulmanın hissinde dünyam anbean
Süzülmekteydi bambaşka bir diyarın hükmünde,
Kozmosun uzuvlarında ve ötesinde…
Gördüğüm ne düştü ne gerçek…
Hissettiğim hakikat…
Hakikatti bambaşka bir hükmü,
Bambaşka bir kozmosun uzuvlarına işleyebilmenin ve
yaratabilmenin hissine düşen ruhum…
hakikatti içinde savrulduğum aşk…
salınımlara tutulduğum aşk, aşkınlığın sonsuzluğundan öteydi…
bir düştü ya da gerçek…
öteydi içinde salındığım,
salınımlara tutulup tutulup yandığım,
uzuvlarında nefes aldığım,
rengarenk çiçeklerle dans ettiğim
ve gözlerinde, bir kıvılcımla çiçekler açtığım
bambaşka bir dünya,
kozmosun kıvrımlarında seninle salındığım…
sesin,
ritimlerin en büyülü dokunuşu titreşimleriyle zaman dalgaları yaratan,
tüm iklimleri aşan,
zaman mekan tanımayan bir salınım…
uzuvların ve sarılmaların…
kolların sıcacık bir düş sabahında
sonsuzluğa açılan bir kapı gibi
tüm güzelliklere kavuşmanın
vuslatı…
ellerin, parmak uçların kozmosun tutuşan yankılarını rüyalara dönüştüren büyülü bir tılsım dokunuşu…
sen, tüm sınırları aşan kalp ritimlerim,
ritimlerimle salınan büyülü ışığım…
uzuvlarımda tutuşan yankı,
sarmal bir düşün yansıması…
aşkınlığın büyülü dokunuşu…
…19.09.2023…