Zihin, beyin ve bilinç kavramları birbirinden farklı oldukları gibi işlevselliği de bu yönde, aslen bilinçlilik haliyle öne çıkan bir güzelliğe dönüşebilir.
- Zihne ya da beyne yansıyan veya zihinde uğuldayan her söz ya da anlamsızlığın, sorgulamanın ve kurgudan daha çok kuruntunun size ait olmadığını bilmek önemlidir.
Dalgalanan ritimler, frekans etkisiyle çekilir ve kozmos algısıyla dağılır. (Frekans- titreşim-)
Zihin, kayıt etme cihazı gibi düşünülmeli, aynı zamanda radyo gibi… (ve tam bu noktada her dönem eşleşen ve gelişen benzer yansımalar ve bu boyutta işleyen süreç de değişiklik gösterir.)
yani alıcı devreleri geliştirildiği boyutta algılamaya açık ya da açılır. (Tabii doğru algılandığında ve yönlendirildiği takdirde kalbin ritimleriyle dönüştürücü güzellikte olabilir…)
- Çektiği tüm alıcılardan aldığı nöron bilgileri frekans noktasında alan ya da duyduğu tüm söz, kelimeleri kendi üretmiş gibi kaydeder ve benzer algıya düştüğü an zihniniz onu çağrıştırır.
(Titreşimlerin alıcısında tanımlama- örneğin bilinen bir bestenin melodisiyle etkileşime girdiğinizde, dudaklarınızdan sözlerinin dağıldığı gibi…)
ve bu kuruntuya sebebiyet veren, korku hissi uyandıran kuruntuları siz düşünmüşsünüz gibi sizi inandırmaya çalışan, hızla çoğalan kuruntular ya da vesveseler,
- Örneğin Google arama ekranında herhangi bir kelime yazdığınızı ve onun da daha önce aranan ya da o kelimeyle eşleşen diğer örneklemeleri size gösterdiğini düşünün, hatta hiç düşünmeyeceğiniz başka olası yansımalara sizi çekmeye çalıştığını, çünkü o an zihninizde beliren kuruntu- vesveseleri gerçek gibi algıladığınızda inanırsanız, korkuya dair bir his uyanabilir içinizde, bu doğrultuda da bilinçaltı korkularınızı tetikleyen bu yanılsamalar ortaya çıkmaya çalışır.
Ve bilinmeli ki korku hissi bir tür tuzak gibi düşünülmeli ya da algılanmalı. (Dünya algoritmasında.) Ayrıca korku hissedildiğinde orada yanlış olan bir anlam olduğu anlaşılmalı. Çünkü kozmos hissinde güzellik algısında korkutulmanız söz konusu değil, aksine sevgi hissetmeniz için çalışır kozmos, O’… Onun yansımalarında, korku dahi sevgiden gelir, yani o sevginin içinizde akmayacak olmasından yansıyan bir korku türü olduğunu hissedersiniz.
- Zihnin, tanık olduğu bir programlama içinde aktığı algılanmalı, geliştirildiği boyutta algılayacağı ancak burada bilinmeli ki zihniniz yine o tüm anlamların iç içe aktığı yerden de çekilmelere dahil olduğu için, algısal düzey geliştirilmeli ki kozmos algısı güzelliğe, ışığa odaklanabilsin.
- Esas ritimler, kalbin hissinde akabilmeli ki sezgisel boyutta ışığınız, size işlediğiniz sevgiyle yol olabilsin.
İçsel gelişim, kişi de yansımalarıyla anlam bulmalı ki o ölçüde kozmos algısıyla bir akabilsin ritimler. Hissetmelerin aşkınlığına düştüğü an biri, bu tarz yanılsamalar yoklasa da algısal düzeyini ışığına çevirdiği takdirde, anlamsal farklılıklar da içine yansır. Böylelikle gözlemsel algısı da bağlantı noktalarını anlaması hızla gelişir. Tabii bu yansımalar ifade edildiği kadar kolay akmaz yaşam aynasında, özellikle ruhsal yükseliş evresinde, oyun içinde oyun yansımalarıyla süzülen algı, dünya algoritmasında her şeyin birbiri içine girdiği anlarda… bu sebeple, bilinç gelişmeli ve sezgilere kulak verilmeli… ve ritimler aşkınlığın ritimleri sevgiyle, aşkla akmalı…
Bilinci, Zihin Dahilinde Programlama…
Bilinç, yaşam aynasında daima içselliğin gelişimiyle işlenir. Çünkü içsel derinlik uzamı geliştikçe, dış dünyanın içinde kaybolma şekli ve şemali de değişir. Sürekliliği doğru yansıtabilmek için bu anlamda işlemeyi ve özümsemeyi kişinin ne denli anladığı, yapabildiği ile eş değerdir ve bu yönde ilerler.
Kendi bilincini gözlemlemek, çevresel etkileşimi incelemek ve daima algısal düzeyi kozmos boyutunda algılamaya odaklanmak, bu yolda kişiye içselliği ve ruhsal bağlantısı ile ilerleyebilmesi için, yolunu aydınlatacak yardımcı etkenleri sunar.
Bilinci işleme adımında, zihni etkileyen bazı unsurlar:
Çevre Bilinci- Çevresel Frekans
Zihni geliştirme ve işleme adımında, kişi çevresel bilincin farkında olmadan etkileşimine maruz kalır. Frekans boyutunda etkileşim gösteren bu alan yansıması, çok kapsamlı ve geniş ölçekli yansımalara sahiptir. Kişi, nasıl genetik kodlamaları taşıyorsa, çevre ve toplumsal bilinç aktarımında da büyük rol oynar.
- Etrafındaki en yakın kişilerin, çember alanı ve de belirli alan yansımasında kesişen kişiler, aynı zamanda sürekli iletişim halinde olunan kişilerin, derinlik algısını yansıtır. O kişinin, karakteri, düşünceleri, hisleri gibi sayısız noktada karşıya aktarım sağlar. Ve kişilerin karakter yansımalarına da iyi-kötü yansımalara ya da derinlik boyutunda anlamsallık kazandırır.
Bilinç halinin gözlem algısının yükseldiği ve geliştiği evrede olunduğunda daha net görünür olur. Örneğin iki kişinin farklı kişilerle iletişimi gözlemlendiğinde ve ele alındığında ortaya net veriler çıkar.
Kısacası, bir sanat eseri gibi karşılıklı bir alımlama söz konusu olur. Herkes kendi derinliği kadarını titreşimsel boyutta yansıtır ve derinliği açar, ötelere taşır, hatta manasal derinlik bambaşka anlamlara dönüşür. Ancak bu nokta da çoğu an yanlış yorumlanıyor, anlam yansımalarında ve ayna rolü oldukça değişken bir etkileşim…
- Açıkçası bu noktada, geçmiş dönemlerdeki hiç anlaşılmayan döneminden daha ileri ruhları düşündükçe, içim titriyor ve her birinin kendini sıkıştırdığı o anlamsızlığın sebebi, diğer güruhların boş manasız yansımaları ve o yansımaların ortasında kaybolup gitmeleri…
- üzüldükleri anlamlar dahi insanlığın yansımaları adına büyük bir derinliği ve bütünü kapsıyor. Kimileri bir tek kişisel gündelik yaşamsal sorunları için hüzün duyarken, kimileri hiç kimsenin cüret dahi edemeyeceği anlamları düşleyip oradan çıkarıp herkes adına yaşam aynasında esas kılmanın yollarını arıyor ve hüzünlendikleri anlamlar dahi bu yansımalarda hiç ifade edilmeyen boyutta kalıyor.
…ifade edebildiğim için her biri adına ses (titreşimlerini yansıtmayı) olmayı seviyorum…
- Şimdi onların tablolarıyla duvarlarınızı süsleseniz ne olur?.. Ya da kitaplarını klasik diye okusanız ne fayda?..
- Müziklerini dinleseniz ya da fikirlerini öğrenmek isteseniz ne anlamı var?..
Dönemin ileri ruhlarını ya da kendi özlerine ulaşanları anlamakta hep zorlanacağınız gibi… çünkü esasen asıl sorun, kişi “kendini hissetmenin” ne demek olduğunu bilmek adına bir çaba göstermiyor, bu yolun zorlayıcı olacağı için uzak kalmayı seçiyor ve içsel yolculuğun özünden uzaklaşıyor.
- İçinde olduğumuz dönem bu konuda şanslı olsa da eğer toplumsal baskılar ve sıkıştıkları kalıplar nedeniyle kişi, kendini fark edemezse yani içindeki o hassas dokunuşlarını yaratıma dönüştüremezse, içsel huzursuzluğu ile kaybolup gidebilir, tatminsiz ne istediğini bilmeyen toplulukların arasında… bu nedenle herkesin tüketimden ziyade, üretmeye yönlendirilmesi gerekiyor.
Bilinci doğru işleme adımında; Sanat Eserlerinin Önemi
Bilinçli bir alımlayıcı olmak ve düşünceleri, his dünyasını, yaşamsal boyutta doğru kontrol edebilmek için, yönlendirme aşamasını gözlemlemek önem taşıyor. Yazar seçimi ya da senarist, yönetmen, müzisyen, şarkıcı vb. dikkat edilmesi gereken önemli detayları içeriyor.
Film, kitap ya da müzik her biri… onu işleyenin ruhundan, düşüncelerinden hislerinden aktardığı ruhsal derinliği taşıyor ve yansıyor.
- Genlere işlenen özellikler kadar, izlenen film, okunan kitap da kişinin düşünce ve his dünyasında etkileşim oluşturur ve karakterine yansır.
- Aslında bunu herkes bilir, fakat hangi etkilere nasıl bir boyut kattığının farkında olmaz çoğunlukla.
- Zihne işlenen diğer veriler gibi burada da algısal çerçeve, çember etkilenir.
- Eğer kişi henüz bilinçli değilse bu etkileşimin farkında olmadan, zihni onu hiçbir sorgulama yapmadan inandırabilir.
Aynı oranda film de başkalarının hayatını izlemek olduğu için, daha özenli ve titiz davranmak içsel gelişim adımında önemlidir. Yani başka hayatların içinde kaybolmanın başka varyasyonu, bilinçli seyretme ve tüketme seçimi bu konuda da sosyal medya gibi dikkat edilmesi gereken detayları kapsıyor.
Zihnin Yaratım Gücü: İmgeleme
Zihnin yaratıcım gücü nedeniyle, düşüncelere etkileşim oluşturan, film ya da kitap içeriklerinde işlenen konular, kişinin beyin ayna nöronları dahilinde -imgeleme- esası ile önemli analizlere sahiptir.
- İçselliği derinleştirme ve geliştirme adımında alımlanacak eserler titizlikle seçilmeli, esasen bu algı da o gelişim seyrinde gelişir. Bu yüzden zamanla keyif alınan etkinlikler ya da durumlar ve en önemlisi eserler de değişir. Örneğin müzik keyfi, kitap ya da film.
Gelişen bilinç haliyle istemsizce, alımlanmak istenen sanat eserleri de değişiklik gösterir.
Ve içsel gelişim aşamasında, kitap ya da film veya müzik, oldukça özenli seçilmeli.
- Bir film, senaryo yazarı- yönetmeni vb. etken yaratıcı kişilerin derinliği kapsamında sahneye yansır ve yine gölge yönleri ya da kendi içsel hesaplaşmaları da yansıyacaktır.
- Bu sebeple alımlayacak kişi eğer henüz bilinçli değilse etkileşimsel süreci farklı yansımalara dönüşür.
İşte bu nedenle, yaratımı yapanın ruhsallığının da güzellik paydasında hangi noktada olduğu gözlemlenmeli.
- Henüz o kişi de o farkındalıkla akmadığından, içine kazınan anlamları yansıtacağı için seçici olunmalıdır. Aksi halde kendi içsel hesaplaşmasını, alımlayıcıya da geçirebilir ve zihninizi ikna edebilir.
Kolektif bilinçte; ısrarla işlenen ve sürekliliği korunan o korkunun ve zihniyetin yansımalarından arınabilmek bu kıstasta oldukça önemli esasen…
- Artık aktarılmaması ve bırakılması gereken anlamlar ve sözler, kelimeler var. Bütünüyle bir dönüşüm adına öyle olması gerektiğine inanıyorum.
Örneğin
Yorumlama ve yansıtma anlamı da oldukça önemli;
Düşünün, oğlunu kurban etmek isteyen adamın önüne getirilen koyun getirildiğinde, o anda yerel halk, şöyle düşünebilseydi ne olurdu?..
‘Onun yerine alın bunu kurban edin’ değil de onlara verilen seçim hakkı olduğunu görebilselerdi, esasen ne oğlunu ne de koyunu kurban etmelerine gerek olmadığını anlayabilselerdi?..
- Kurban etme gereklilik fikri nasıl nerede aşılandı onlara?..
Döneme Göre Yorumlama: İnanç- Öğretiler
Her dönem içinde bulunduğu algısal çerçeve dahilinde algılanarak yorumlanmalı. Yani o dönemde uygulanan çoğu kalıbın halen günümüzde geçerli olması gelenek ya da görenek veya inanç adına değil de kozmos, bütün adına güzel bir yansıma oluşturuyor mu? Diye yapılan akıl- ruh sorgulaması nezdinde bir anlama ulaşılmalı.
Tabii her dönem kendi döneminin ötesinde olan ruhlar, suçlamalara maruz kalıyor ancak bu açıdan içinde bulunduğumuz dönem bir nebze daha rahat, çünkü artık gün güzelliğin zamanı… ve işte tam da bundan yoğun kütlelerce her yerden, nerden olduğunu dahi anlamayacağınız boyutta soyut saldırı çatışmaları…
- Örneğin kimi kalıplar, günümüzde de doğru algılama ile bir çerçeveye oturabilirken kimi öğretilerin içi boş olduğunu görmek mümkün.
Bu noktada sayısız örnekleme söz konusu ancak doğru yansıtma açısından düşünme yansımasını etkili şekilde aktarmak önemli.
(…tüm bağlantı noktaları bir yerden aktığı için, anlamsal derinliğinde yansıtıldığında karmaşık bir etkiye yol açıyor gibi görünebilir, ancak esasen oldukça açık, salınan ritimler güzellikle ışığın hissinde şeffaf akmalı ve aynı oranda derin, sır içinde sır…)