Bilimselliğin ölçütü: Yanlışlanabilirlik görüşü, Popper tarafından, gerçek biliminin dayandığı temel verilerin olmaması sorununa yönelik ortaya atılan bir çözüm önerisidir. Doğrulanabilirlik ilkesinin bilimin ölçütü olmadığını öne süren Popper,
- “bir hipotez ya da teorinin yani sınırlanmamış bir genellemenin doğrulanmasıyla yanlışlanması arasında mantıksal yönden tam bir asimetri vardır.” der.
ve buna göre, yüz binlerce örnek hipotez ya da teoriyi doğrulamaya yetmezken, tek bir aykırı örnek onu yanlışlamaya yetecek demektedir.
- İşte tümevarım probleminin ortaya çıkmasının sebebi de bu olduğu söylenebilir. Başka bir anlamda, tümevarım yoluyla oluşturulan bir hipotezin lehinde ne kadar çok gözlem yapılmış olursa olsun, bundan sonraki ilk örneğin onu yanlışlaması pekala mümkün denebilir.
Popper, işte tam bu nokta da bilimin teorileri doğrulamaktan ziyade yanlışlamakla alakalı bir durum olduğu sonucuna varır. Bu sebeple de bilim, tümevarım olmadan da yapabilir, çünkü yanlışlayıcı bir karşı örnekten, teorinin yanlışlığı sonucunu çıkartan argüman özde tümdengelimsel bir yapı sergilemektedir.
Doğrulanabilirlik ilkesinin temelinde ise, tümevarımın bulunur ve bilimi sözde bilimden ayırmaya yetmediği için, tümevarım problemine karşılık, Popper başka bir bakış açısıyla çözüm getirmek adına, bilimin tümevarıma hiçbir şekilde bağlı olmadığını göstermeye çalışmıştır.
Popper ile
“Yanlışlanamayan hipotezler ile yanlışlanabilir hipotezler”
Popper, yanlışlanamayan hipotezlerle yanlışlanabilir hipotezler arasında bir ayrım yapar. Buna göre, metafiziğin önermeleri, anlamlı olabilmekle birlikte, yanlışlanabilmeye elverişli önermeler değildir.
Çünkü onları, söz gelimi “Tanrı nedeni olmayan nedendir” gibi bir önermeyi yanlışlayabilecek mümkün bir gözlem yoktur.
Aynı durum mantık ve matematiğin önermeleri için de geçerlidir. Zira bu önermeler, dünya hakkında bir şeyler söylemezler; söz gelimi “Bugün hava güneşlidir ya değildir” gibi bir mantıksal önermenin dünya hakkında olmasını yasakladığı hiçbir şey yoktur. Aynı şekilde, onun sözde-bilimin bir parçası olduğunu söylediği “nevrozların çocukluk travmalarının bir sonucu olduğunu” dile getiren bir önermeyi yanlışlaması muhtemel hiçbir gözlem bulunmamaktadır. Psikanaliz ve Marksizm, Popper’ın gözünde, anlamsız olmamakla beraber, mevcut durumlarıyla bilimsel teoriler değildir.
- Popper’in bilim anlayışında, bilimi bilim olmayandan ayıran ölçüt, doğrulanabilirlik değil de yanlışlanabilirliktir.
- Yanlışlamacı bilim anlayışında, bilimsel hipotez ya da teorilerin en önemli özelliklerinden biri, onların birtakım şeylerin olmasını yasaklamalarıdır.
Metafizik, mantık, matematik ve sözde-bilim kapsamı içinde kalan önerme ya da hipotezlerin yanlışlanamaz oldukları yerde, bilimsel hipotezler yanlışlanabilir hipotezler olmak durumundadırlar. Zira onlarla bağdaşmaz olan gözlemler vardır. Buna göre, ısıtıldığı zaman genleşmeyecek bir metal örneği, gözlemleyecek olsaydık eğer, “ısıtılan bütün metallerin genleştiği” hipotezinin yanlış olduğunu bilirdik.
- Popper’e göre, bilimsel ve dolasıyla yanlışlanmaya elverişli hipotezlerin en önemli özelliği, onların yanlış olma riskini alarak birtakım şeylerin olmasını yasaklamalarıdır. Hipotez doğruysa, bazı şeyler olamaz; oluyorsa eğer, teori doğru değildir.
“Metaller ısıtıldıkları zaman genleşir” hipotezi, ısıtıldığı zaman genleşmeyen metallerin olabilmesini yasaklar. Belirli şeylerin olmasını yasaklama becerisi bilimsel hipotezleri güçlü kılan şeydir. Bu yüzden, bilimselliğin ölçütü ya da bir teorinin ampirik ve bilimsel karakterinin ölçütü, Popper’a göre, doğrulanabilirlik değil de yanlışlanabilirlik olmak durumundadır.