Mantıkçı Pozitivist Bilimi
Bilim Felsefesi Bilinc.tin.us Felsefe

Mantıkçı Pozitivist Bilimi ve Eleştiriler

Mantıkçı pozitivist bilimi, bilim felsefesi tarihinin klasik kurucu dönemini şekillendiren bilim görüşü olsa da 1950- 1960’’li yıllarda yoğun eleştirilere maruz kalmıştır.

  • Mantıkçı pozitivizm bilimi anlayışını, yaygın bilim kavrayışını ya da bilim imgesini sorgulayanlar arasında, Karl Raimund Popper, Thomas Kuhn, Paunn Feyerabend gibi bilim filozofları bulunur.

Aynı zamanda sorgulamaları ve eleştirileri sonucunda, mantıkçı pozitivizme alternatif bir bilim felsefesi de geliştirmişlerdir.

Doğrulanabilirlik ilkesine dair eleştiri:

Bilim ile bilim olmayan önermeleri doğrulanabilir bilimle önermeleri ne doğrulanabilir ne de yanlışlanabilir olan metafizik arasında bir sınır çekmeye yarayan bir ilkedir. Aynı zamanda bir anlamlılık ölçütü olarak ele alınan ilkeye yönelik eleştirilerin belirlediği çizgiler, ilkenin statüsü, anlamı ve makuliyeti gibi üç nokta etrafında döner.

  • Doğrunabilirlik ilkesinin statüsü, hiçbir şekilde açık değildir. Doğrulanabilirlik ilkesinin kendisi, deneyim ya da gözlem yoluyla doğrulanabilir bilimsel bir önerme olmadığı gibi mantıksal olarak da doğrulanabilen bir totoloji de değildir.
  • İlkenin, anlamıyla alakalı güçlükse, ilkenin uygulanacağı konu hakkında yaşanan belirsizlikten kaynaklanan bir güçlüktür.

Doğrunabilirlik ilkesi, sıkı sıkıya uygulandığı zaman, bütün bilimsel yasalar anlamsız oldukları gerekçesiyle bir tarafa atılmak zorunda kalır. Bilimsel yasalar, doğaları gereği hiçbir zaman kesin sonuçlu olarak doğrulanamazlar, şeklinde ifade edilmiştir.

“Gözlem” ve gözlem önermelerine yönelik eleştiriler:

Klasik bilim anlayışı, gözlemin, teoriden bağımsız olduğunu, mantıksal ve epistemolojik olarak teoriden önce geldiğini ve ona temel teşkil ettiğini öne sürer. Buradan yola çıkıldığı zamanda bilim insanları, gözlemlerini açıklayan teorileri formüle etmeden önce, önyargısız ve tarafsız biçimde teoriden bütünüyle bağımsız gözlemler yaparak başlarlar.

İlgili görüş; bilginin ve beklentilerin, gözlemler üzerinde bir etkisinin olmadığı belirtir. Ayrıca tarafsız gözlemler yapmanın mümkün olduğunu varsayar. Teoriden bağımsız nesnel gözlem olamayacağı gerekçesiyle, bütün gözlemlerin teori yüklü olduğu öne sürülerek eleştirilere maruz kalmıştır.

Tümevarım problemi

Mantıkçı pozitivizm bilimi ise, bilimsel bilginin gözlem önermelerinden hareketle, tümevarım yoluyla elde edildiğini savunmakla beraber, esas büyük güçlüğü tekil gözlem önermelerinden sınırlanmış genellemeler olarak hipotezlere, bilimsel yasa ve teorilere geçişin mantıksal olarak meşru bir geçiş olmadığını dile getiren, tümevarım probleminden meydana gelir.

Problemi ortaya koyanlar “çok sayıda X’in gözleminden ve gözlemlenen tüm X’lerin istisnasız Y özelliğine sahip olmalarından hareketle, tüm X’lerin Y özelliğine sahip olduğu” sonucunun çıkarsanabileceğini dile getiren tümevarım ilkesinin hiçbir şekilde doğrulanamayacağını dile getirirler.

Bunun nedeni, tümevarımsal bir argümanda öncüllerin geçmiş ve şimdide geçerli olan iddialar öne sürdüğü       yerde, sonucun tüm zamanlar için geçerli olacak bir iddiada bulunmasıdır.

Bu ise tümevarımsal bir argümanın öncüllerinin doğru fakat sonucunun yanlış olabilmesinin mümkün olduğu ve bunda da bir çelişki bulunmadığı anlamına gelir.

Tümevarımın temellendirilememesi bizlerin, dünyanın bilgisine sahip olamayacağımız ya da dünyanın deneyime, yani gözlem ve deneye dayalı bilgisine tümevarım dışında bir yolla eriştiğimiz anlamına gelmesidir. Nitekim post-pozitivist düşünürler, bunlardan ikinci alternatifi seçmiştir. Örneğin Popper, tarafından savunulan bu görüş, bilimin tümevarıma dayandığı düşüncesini reddeder.

  • Tümevarım problemi: Bilimsel yöntemin tümevarıma dayanması, fakat tümevarımın temellendirilmemesi durumunu ifade eder.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir Cevap Yazın