Başarı kavramının, sözlük anlamına bakıldığında, oldukça basit bir tanımlamanın içine sığdırıldığını görürüz. Oysa anlam derinliğini-özünü anlamamız, sağlıklı bir yaşama sahip olmamız açısından oldukça önemli. Aksi halde toplumlarda yansıtılan başarı kalıbı ile stres etkeninden uzak kalmak mümkün olmadığı gibi, mutsuzluğun ötesine de geçmek zor olabilir. Aynı zamanda kişi, birey olma yolunda kendini kendi gözünden değil de daima toplumun gözünden görür, yani dayatılan kavramlara biat eden kendi hakikatine uyanamayan çoğunluğun yanılsamalarından ve zihni onlar tarafından esir alınır.
Öncelikle bizlere dayatılan, başarı kavramına tabi kalmak zorunda olsak da kişisel gelişim sürecinde, tüm kavramların özü gibi başarı kelimesinin de öz anlamını özümsemek, -psikolojik- etkileşimlere daha az maruz kalmamıza vesile olur. Böylelikle bireysel gelişimimize katkı sağladığı gibi ayrıca başkalarına da olumlu yansımalarına da yardımcı olabiliriz.
*En önemli nokta ise, kozmos boyutunda, bireyin zihninin sınırlarını aşması açısından önem taşıması.
- Bizlere dayatılan her kalıbın, sözlük anlamından ya da toplumsal veya geleneklerin ötesindeki anlamlarından ziyade, o anlamı kozmos düzeyinde anlamaya çalışmalı. Böylelikle bu anlama, algılama çabası, bireysel gelişimin kapılarını aralayan bir yeti sunar.
Başarı, kelime anlamından öte, özümsenmesi gereken anlamıyla; kişinin, bireysel yaşamında evrensel bilinç seviyesine göre, ruhunu yaratabilmesi anlamına sahiptir. Asıl güce sahip olabilmenin yolu bu noktadan geçer. ( Esasen burada anlatmaya çalıştığım anlam nezdinde, başarı kavramı da sadece bir kalıp örneklemesidir. Ancak oldukça geniş alanı kapsayan bir derinleme ile kişinin özüne bakabilmesine de yardımcı olan etkeni, etkileşimi içerir. )
- Başarı, karakterin iyi yönde gelişmesiyle var olur. Başarı para, meslek ya da kariyerden öte, karakter yansıması özümsemesinin aynası niteliğini taşır kozmos düzeyinde…
- Kozmos algısından bakıldığında, yaşamımızı saran kalıpların her birinin, dünya boyutundan öte, kozmosa ulaşma yolunda aşılması gereken birer basamak olduğu öngörülmeli…
ve eğer kalıplar zinciri, kişinin karakterini, olumsuz yönde etkileyen bir unsura dönüşüyorsa, başarıdan bahsedilemez. Örneğin en basit anlamıyla güç sahibi olan ya da rütbesi daha yüksek olan birinin, altlarına uyguladığı yaptırım vb. geniş açıdan bakıldığında, evren yasalarını şahsi çıkarları doğrultusunda alet etme, kullanma…
Bu noktada ise, kozmos kaynağı olan ışığa dokunabilmek ve hissedebilmek, ruhun-bilincin kozmos kalp atışlarını, saf ritimlerin titreşim dokunuşlarıyla yaratabilme düşünden uzaklaşılır.
Toplum ve Başarı: Aile-Toplumsal Değerler
Toplumlarda mutsuzluğun temelini, başarı anlamının, farklı kalıplara sığdırılması oluşturur. Öncelikle toplumun en küçük birimi, aile formunda öne çıkar, topluma dağılır. Böylece kişiyi mutsuz kılan yegâne etkene dönüşebilir, olumsuz bir psikolojiye dönüşmemesi adına, kişinin, kişisel gelişim süreci önem taşır.
Başarı tanımı incelendiğinde ve üzerine düşünüldüğünde, yorumlaması ya da uyarlanması gereken alana istinaden, kavramın ele alınışı ve tanımlaması da değişir. İlgili kıstaslar dikkate alınmadığından dolayı topluma yansıyan basmakalıp bir tanımın yansıması doğrultusunda, algılar yanlış yönlendirmelere sebep olur.
- Öncelikle kişi, başarı kavramını, en yakın çevresinden ve içinde bulunduğu toplum açısından değerlendirir.
- Bu açıdan değerlendirdiği kavramları, kozmos bakış açısından algılayabilmesi, zaman alır. Bu yol da ilerlerken, yaşam koşulları, çevre, eğitim, kişisel gelişim sürecine katkı sağlayacak herhangi bir aktivite vb. kişinin zihinsel gelişimine etki edeceği gibi, önemli olan bireysel öğrenme isteğidir.
Kişisel gelişim sürecinde, başarı kavramının doğru algılanması ve özümsenmesi zaman alabilir ancak bu yolda gidilen her yol, gittikçe daha da artar, tıpkı yaşam sürecinde her anın zihinsel bir akış olduğu anlaşıldığında, zihnin sınırları aşılıp sonsuzluğa erişildiği gibi…
Toplumlarda başarı kavramı:
Toplumda algılanan başarı kalıpları, öne çıkan yanlış yansımaları; zengin olanın başarılı olduğu düşüncesi ya da ünlü olanın başarı kavramı ile hızla özdeşleştirilmesi, çalışmak, bir yarışta birinci olmak, işinde yüksek rütbelere gelmek vb.
Toplumda belirli kıstasla yüzeysel şekilde sınırlandırılan anlamından öte, başarı anlamsallığı, yaşam yansımaları kapsamında değerlendirilmesi ve indirgenmesi gereken esasları ile çok yönlü ve de geniş ölçeklidir.
Örneğin her yaşamın ya da bireyin kendi içinde ele alınması gereken farklı bir başarı anlamsallığı mevcut olduğu gibi (anlamsal paydada) indirgenebilirliği bu açılar göz önüne alınarak değerlendirilmelidir. ( Başkaları değil kişilerin kendisi bu değerlendirmeyi yapabilmelidir… )
Sosyolojik Yaklaşım
Sosyal yaşamın oluşturduğu ve içinde olmak zorunda kalınan tüm süreçler, bireyin kavramları analiz etme ve değerlendirme kriterlerini etkiler. İş hayatı, öğrenim, aile, toplum gibi her birinin başarı anlam yansımaları, asırlar boyunca insanlara işlenen öğretiler doğrultusunda tek bir kalıbı sunsa da… Ve her birinin dünya boyutunda, yaşam kalitesinde önemli etkenlere sahip olsa da bu algılanan başarı değerinin de yaşama sağlıklı şekilde yansıması açısından, karakter oluşumu öne çıkar ve dikkat çeker.
Aynı şekilde kozmos düzeyinde, karakterin bilinç-ruh bileşiminde de önemi, bu kıstasların yönünü belirlediği gibi, dünya algısı da kozmos seviyesini yönlendirir. Kısacası etkileşimsel ve iç içe bir döngü olduğundan, kozmos düzeyinde algılama ve özümseme, bireyin her açıdan yaşam kalitesini üst seviyelere taşır.
Psikolojik Yaklaşım, Kişisel Gelişim Açınları
Başarı kavramı, anlam yansımasıyla, psikolojik açıdan kişileri mutsuzluğa sürükleyen değerdedir. Çünkü içinde bulunduğumuz toplum ya da ailenin öğreti gelen kalıpları doğrultusunda, tek bir başarı kavramı vardır. Bu süreçse, kişilerin birey olma yolunda sağlıklı bir yaşama kavuşmalarında engel oluşturur. Akabinde toplum sağlıksız ilerleyen bir kısır döngüye girer.
- Oysa başarı, tam da bu noktada her birinin, dünya boyutundan öte, kozmos seviyesinde sorgulanması ve algılanması neticesinde, derinliğiyle özümsendiği takdirde, şeffaf ve hafif bir dengeye dönüşür.
Başarı, bir kişinin işinde en yüksek rütbeye gelmesi demek olmadığı gibi, malk mülk sahibi olması da kişiyi başarılı biri yapan kıstas değildir.
Bu etkenler sadece, kişinin yaşam şartlarını değiştirir. Eğer kişi, bu şartları kişisel gelişim sürecine yansıtabilmek adına bir araç olarak görebilirse, işte bu noktada, başarı kıstası öne çıkabilir. Aynı zamanda sadece herhangi bir yarışta birincilik kazanmakla başarılı sayılamayacağı gibi, bu yolda harcanan emek ve uygulanan yöntemlerin dürüstlüğü, yine başarı tanımını etkileyen bir süreci yansıtır. Önemli olan, bir yarışı birincilikle bitirebilmek değil, bu yolda kişinin nasıl ilerlediği ve azmi, emeği, ilerlerken yaptığı davranış biçimleri rol oynar.
- Dürüstlük, hoşgörü,
- Hırs, fakat gözü kara hırs değil-aksine gelişime odaklı hırs… Gözü kara şekilde hırslanan birinin, bakışlarından dahi fışkıran -üstünlük kurma- hissi anlaşılabilir. (Bu tarz yaklaşımlara etrafımıza biraz gözlemle baktığımızda karşılaşmamak mümkün değil.) Bu durum psikolojik açıdan kişiye olduğu kadar etrafına da zarar verir. Oysa hırs, amacına ulaşma yolunda güzeldir, fakat kinden-öfkeden uzak dokunuşlara sahip olduğunda… Ne bir başkasına ne de kendine zarar vermeyecek şekilde, erdemli olmanın kıstasları çerçevesinde olması uygun olanı olduğunu benimsemek ve bunu özümsemek önemlidir.
Yanlış öğretiler ile ulaşılmaya çalışılan başarı, kimseye asıl mutluluğu sağlamaz. Sadece görünürde kalır. İçsel huzuru, sevinci ve mutluluğu daimî kılan bir güce sahip olamaz.
-
- Aynı şekilde, yanlış anlam yansımaları sonucunda, kişilere yansıyan anlamsal hataların aynı yönde ilerlemesiyle, zincirleme sürer, eyleme dönüşür. İşte burada dur demek gerekir!
Felsefi Yaklaşım
Felsefi düşünebilme yetisinin özü benimsendiği takdirde, başarı kavramının özü de kavranabilir. Felsefi değerler doğrultusunda, düşünebilme yetisine sahip olabilen bir kişi, dünya kalıplarının ötesinde düşünebildiğinde, her türlü kavramın asıl özüne ulaşabilir ve kişisel değerlerini sağlıklı şekilde geliştirebilir.
- Felsefi düşünebilme yetisi, dünya boyutunun ötesinde algılama çabası ile bu değerleri, bilinci geliştirme kaynağı olarak görebilme etkeni olarak kişiye yansımalıdır. Felsefe bu noktada kişilerin, daha sağlıklı bir yaşam sürmesine ve yaşam kalitesini artırmasına yardımcı olur.
Evrensel anlamda başarı kavramı hissedildiğinde ve özümsendiğinde, olması gereken başarı anlamının hissiyatı özden özlere dağılır, böylelikle öz anlamı anlam anlayışına dönüşür.
Asıl güç ve başarı kıstaslarını belirleyen yegâne etken, kişilik özelliklerinden geçer. Düşünün ki dürüst olmayan insanlar, kötülüğün ve kötülüğe aracılık edenlerin, kullandığı birer maşadan başka bir şey ifade etmez. Hatta onların nezdinde de… Akıllı, erdemli olmak, asıl gücün yarattığı etkileri doğurur. Para ile statüyle ya da hükmetme sevdasıyla yanıp tutuşanlar, aslında hiçbir an hissedemedikleri ve sahip olamadıkları, erdemli olmanın yansımasını arar. Çünkü evrenin asıl özü, özünün öz gücü de erdemli bir ruha sahip olmanın yarattığı ışıkla aydınlanır, çoğalır.
Başarı; tüm kötülüklere rağmen, saflığın hissine varabilmeyi kaybetmemek adına çabalamak ve saflığın özüne ulaşarak -iyiliği- herkes adına dileyebilmek, isteyebilmek… arzulayabilmenin hissine-düşüncesine varabilmenin tözüdür. En hakiki anlamı ile başarı; kişinin birey olma yolunda, kötülüklere karşı, saf özünü iyilikle buluşturabilmesi ve iyi kalabilmeyi başarabilmesidir.
Tabii dünya boyutunda çok yönlü kavram alt açınları ve yaşamsal paydalara göre derinleşen farklılaşan anlamsal yansımaya sahiptir.
Bilinç-Ruh: Kozmos -Algısı- Yaklaşımı
Başarı kavramının kişilerde uyandırdığı izlenim- yine bireyin zihnine yansıyan algının -ışığın etkisiyle- farklı boyutlarını bizlere sunar. Yani ışığın yansıttığı -karşı- algının, karanlığın derinliğinde oluşan -zihnin- açınlarında gelişen derinliğin boyutlarını gösterir.
Genel anlamda, bu -anlam arayışı- tüm kavramlarda, aynı izlenim yöntemine sahip denilebilir, “Kavramlar ve Algı Anlayışı (yansıma)” …
Buradan gidilecek, anlam arayışımızda; kişinin, çocukluğu ve kişisel gelişim sürecinde, zihnini ne denli geliştirebildiği ya da sınırsızlık noktasında hangi açında olduğu gibi çeşitli kıstaslar öne çıkar.
- Pek tabii bu ilerleme sınırları ve sınırsızlık çizgileri, bireyin gelişimsel sürecinde hızla olabilecek bir işlev olmadığı gibi, doğuştan var olan -hissiyatın-ruhun etkisi de yansıma bulur.
Burada tuhaf bir nokta da -gözlerimizi açtığımız anla, zamanla yaratabildiğimiz dünya-yaşam algısının hemen hemen aynı çizgiye sahip olabilmesi… Ruhu, soyutlayabilmek ve ışığı yaratabilmek-parlatabilmek adına, insan olmanın inceliklerinden dünya sınırları dahilinde geçerek, dünyanın ağırlığını atabilme yetisi…
Bireyin, başarı kavramında olduğu gibi benzeri kalıplara bakış açısı da bu yönde değiştiği takdirde ya da bu anlama yetisiyle aktığında, üst bilinç seviyesine ulaşmanın tonlamasından bahsedilebilir.
Kavramlar ve Algı Anlayışı-Yansıması
Kavramlar ve algı anlayışı, bir nevi bireyin zihinsel yolculuğunun yansıması olarak -yaşamına yansır. Ve kavramların olduğu gibi alınması demek, öz düşünce geliştirmeden oluşturulan, yani başkalarının kısıtlı görüsünün ve de her dönemin içinde mevcut aktığı zorunlu anlam dayatmalarını ve olgularını olduğu gibi düşüncelerine ve ruhuna yansıması demektir, bu da algı alanını kısıtlayan bir görü’ kadarını kişiye ve de yaşamına sunması anlamını taşır.
İşte tam da bu noktada, zihnin sınırları aşılması ve açınları genişletme aşamasında ise, kalıpların- olguların- kavramların olmadığı bir dünya, kozmos alanı düşünülmelidir. Bir nevi dünya algısını sıfırlamalı ve göz açınlarının ötesini görme ve de zihinsel anlamda yansıtma algısına ulaşarak görünmeyeni hissetme ve açınlama yaratım gücünü kazanmalı ve bu alana aldığı edinimleri ışığı ile yansıtmalıdır.
Ve genişleyen algı anlayışı ile dünya yansıtmasını yaşamına indirgediğinde, yaratım gücüyle salınmanın sarhoşluğunda ritim olup akabilmenin hazzını yudumlayan ruhunu yaşamına, genişleyen kalp açınlarıyla yansıtır ve işte o an ahenk ve kozmosla salınım başkalaşır.
Dünya boyutunda ya da -dış dünya- algısında karşılaştığımız her kavram ve yansımasını, hakikatin ilminde anlayabilmek ve hissedebilmek adına, yaşam sürecinde deneyimledikten sonra, düşüncelerimizi ve duygularımızı hangi yönde etkilediğini sorgulayabilmeli ve aslında hangi ölçü ve açınlarına sahip olabildiğini düşünebilmemiz gerekir. Genel resme, resmin farklı perspektiflerinden bakabilmenin düşünü, düşüncelerimizde görebilmeliyiz. Her ayrıntısını ele almanın ve nasıl incelediğimizin, genel resme karşı duruşumuzu ve düşüncelerimizi, hislerimizi etkilediğini, bize yön verdiği kıstasını unutmadan…