sinir hücrelerinde uyarının oluşması
Anatomi Beyin ve Davranış Bilim

Beyin ve Yapısı

Beyin, sinir sisteminin merkezi işlevine sahip en önemli organdır. Eski Türkçe’de meni, Orta Türkçe’de ise mengi-meyin adları ile tanımlanmıştır.

  • Beyin, omurgalı hayvanların hepsinde bulunur. Omurgasız hayvanlarda ise, bazı süngerler ile knidliler, tulumlular, derisi dikenliler gibi omurgasızlar hariç her birinde bulunur.

Beyin; duyma, tatma, görme, denge ile koklama gibi duyulara hizmet eden organlara yakın bir noktada yer alır. Omurgalıların anatomisindeki en karmaşık organ olarak bilinir. Normal bir insanda, serebral korteksin yaklaşık 15-33 milyar nörondan oluştuğu tahmin edilir.

  • Nöronların her biri, birkaç bin nöronla, sinaps denen bağlantılar yardımıyla bağlıdırlar.
  • Nöronlar birbirleriyle, akson denen uzun -protoplazmik lifler- yardımıyla iletişim sağlar.
  • Aksonlar aldığı bilgiyi, beynin diğer bölümlerine, yani iletilmesi gereken, vücudun spesifik alıcı hücrelerine taşır.

Fizyolojik olarak beyin fonksiyonu, vücudun diğer organlarının merkezi kontrol sistemidir.

  • Hormon-kimyasalların salgılanmasının işletimi, kas aktivitesinin oluşumu gibi işlevleri, diğer organlar üzerindeki görevlerinden sadece birkaçıdır.
  • Merkezi kontrol, çevredeki ufak değişimlere dahi, hızlıca ve koordineli şekilde tepki vermeyi sağlar.
  • Bazı temel tepkilerden gelişen refleksler, omuriliğin ve çevresel gangliyonların aracılığıyla gerçekleşir. Fakat kompleks duyusal impulslara bağlı, bilinçli yapılan komplike davranışlar, beynin bilgileri bütünleme yeteneğine ihtiyaç duyar.
Merkezi Sinir Sistemi ve Beyin Zarları

 

-öğrenilen- bilgilere dair kısaca, (görüş): Beyni ya da hayati öneme sahip organlarımızın her birini veyahut herhangi bir olguyu, inceleme esasında, öncelikle öngörülmesi gereken, bilimsel terimlerin anlam kalabalığı olmadığını özümsemek olmalı. Ancak böylelikle, kozmos düzeyinde her birini ele alabilir ve kozmos boyutunda her dokunuşun etkisinde, sınırsızlığı keşfetmenin hazzı duyumsanabilir.

Önemli olan, bireyin, bilgileri özümsemenin hissine varabilmesi ve bu doğrultuda düşünebilme yetisi kazanarak, kendi düşüncelerini oluşturarak yorumlayabilmesidir. Ayrıca zihninin sınırlarını aşma yolunda, kozmosun sonsuzluğunda-kendine- ulaşabilmesini sağlaması açısından esas önem taşıdığını da anlayabilmesi… Tabii ki her birini hissedebilmenin düşünde, yaşama kattığı etki güzelliklerin yansıması olduğunda, yaşam kalitesi artar, tıpkı kozmosun uzuvlarında sayıklayan bilincini, ruhunu hissedebildiğinde yansıyan güzellikler gibi…

 

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir Cevap Yazın