Psikoloji Biliminin Kökenleri
Bilim Bilinc.tin.us Psikoloji

Psikoloji Bilimi Soruları: Önemli Sorular

Psikoloji bilimi soruları, Sokrates, Plato ve Aristo gibi önemli filozoflar tarafından sorulan sorulardır ve bu sorularla zihnin, ruhun, vücudun ve insan deneyiminin doğası üzerine, çeşitli görüşler ve düşünceler geliştirmişlerdir.

  • Aynı zamanda psikoloji bilimi adına da kritik olan, bazı soruları ilk defa sorgulamışlardır. İlgili soruların bazılarına henüz net bir cevap verilememekle beraber, Psikologlar halen bu soruları çalışmaları ile irdelemektedirler.
  • Psikoloji tarihindeki en önemli sorulardan birisi olan ‘’ İnsanların bilişsel yetenekleri ve bilgileri doğuştan mı gelir, yoksa sonradan mı edinilir?” sorusudur.
  • Ayrıca diğer disiplinleri de etkileyen sorulardan biridir. 

Psikoloji bilimi adına bazı önemli sorular

Psikoloji Bilimi Soruları: Platon ile Aristoteles

Platon, bazı bilgilerin doğuştan geldiğini savunur. Ve verdiği örnek,

  • her kültürde çocukların, seslerden kelime ve cümleler oluşturabileceğini anladığını ve özel bir eğitim almadan ana dillerini öğrenebildiklerini ifade etmiştir.
  • Bu durumda Platon, çocukların dil ile ilgili bir bilgiyle doğduklarını savunur. ( Açıkçası düşüncesi doğru olabilir fakat örneğiyle doğru açıdan kesişmemiştir. )
Aristoteles ise;
  • Doğduğunda insan beyninin, ‘’tabula rasa’’ yani boş bir levha olduğunu düşünür ve kişilerin yaşadıkları deneyimleri çerçevesinde geliştiğini ifade eder.

Önemli her iki filozofun düşüncelerini de ele aldığımızda, aslında temelin esas noktalarını oluşturan ve bütünsel bir paydanın inceleme alanlarını farklı bakış açılarıyla sundukları görülür.

Doğuştan gelen, öz bilgi mevcut olup -bilinç kapalı-  şeklinde tanımlama yapılabilir. Aynı zamanda, bu açıdan  bakıldığında, bir nevi boş bir sayfayı doldurmaya çalıştığımızda da söylenebilir veya hatırlamaya çalıştıklarımız olduğu gibi deneyimlerimizle, kişisel gelişim aşamaları ile özümüzü içselleştirerek, daha da geliştirebildiğimiz düşüncesini bizlere sunar. Çünkü genlerimiz, yaşamın süregelen döngüsünde daima bir etkileşime maruz kalır, böylelikle gelişimsel sürece de tabiidir.

  • Günümüzde de bu yönde, aynı fikre sahip olanlar var olduğu gibi, bilgilerin ya da yeteneklerin, tamamen doğuştan geldiğine ya da tamamen deneyimle oluştuğuna da pek ihtimal verilmemektedir.
  • Ve ‘’ İnsanların bilişsel yetenekleri ve bilgileri doğuştan mı gelir, yoksa sonradan mı edinilir?’’ sorusu günümüzde psikologların tartışmaya devam ettiği ve cevaplama aşamalarında, Yunan filozoflarının bakış açılarından faydalandıkları doğrudur.

Descartes, Beyin-Zihin Ayrımı

Psikolojinin temelini oluşturan sorularla ilgilenen filozoflardan bir diğeri ise 17. Yüzyılda yaşamış olan Fransız düşünür Rene Descartes’tir. Descartes, beyin ve zihin birbirinden farklı oluşuma sahiptir, der. Beyin somut maddeden oluşurken, zihin ise ruhani bir varlıktır.

  • Beyin ve zihnin birbirinden ayrı fakat etkileşimde oldukları fikrine düalizm- ikicilik denir.

Descartes düşüncelerinden sonra, tabii ki beyin ve zihin hakkında düşünülmeye devam edilmiştir.

Franz Joseph Gall, Frenoloji-Kafatası Bilimi:

Franz Joseph Gall, frenoloji-kafatası bilimi adlı bir teori ortaya atar. Frenolojiye göre, beynin farklı kısımları farklı görevler üstlenmektedir.

  •  Aynı zamanda Frenoloji, kafatasının üzerindeki girinti ve çıkıntılardan, bir kişinin özellik ve yeteneklerini anlamanın mümkün olduğunu iddia eder. Bu teori bugünkü bilişsel psikolojinin temelini oluşturur. Fakat frenolojinin modern psikolojide geçerliliği de kalmadığı ifade edilir.

 

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir Cevap Yazın