Davranışçılık Kuramı, Psikanalitik kuramın bilinçaltı süreçlerle ilgili vurgusuna karşın, davranışçılık gözlenebilen davranışlara odaklanan bir kuram olarak ortaya çıkmıştır.
- Öğrenme bakış açısı ya da davranışçılık, ilk olarak John B. Watson (1913) tarafından ortaya atılmıştır.
Davranışçılığın, temel prensibine göre insan gelişimi, dışsal uyarıcılar ile gözlenebilen tepkiler-alışkanlıklar arasındaki iyi öğrenilmiş bağların sonucudur. Bu anlamda davranışçılık, gözlenen davranışlarına azalması ya da çoğalmasına sebep olan mekanizma olarak pekiştirme kavramını sunar.
- Pekiştirme, bir davranışın gelecekte tekrarlanma olasılığını ya da sıklığını artıran ya da azaltan, o davranışı takip eden ödül ya da ceza olarak tanımlanır.
- Ödül, bir davranış sonucunda hoş bir uyarıcının elde edilmesi ya da nahoş bir uyarıcının ortadan kalkmasıdır.
- Ceza ise bir davranış sonucunda hoş bir uyarıcının geri çekilmesi ya da nahoş bir uyarıcının verilmesidir.
Davranışçı kurama göre ödül, davranışın gelecekte yapılma sıklığını artırır, ceza ise davranışın sıklığını azaltır.
Davranışçılık Kuramı: Boş levha kavramı
Watson, bebekleri sosyal deneyimler sonucu alışkanlıklar geliştiren boş levhalar-doğuştan getirdiği herhangi bir bilgi ve becerisi olmayan varlıklar şeklinde görür.
- Uygun eğitimler, toplumun istediği gibi bireylerin yaratılabileceğini savunur.
Watson’un aşağıdaki sözü, davranışçılık kuramı yani davranışçı yaklaşımdaki anlayışı iddialı şekilde ortaya serer.
- “Bana sağlıklı bir düzine çocuk verin, onları ailesel özellikleri, ırkları ve cinsiyetlerine bakmadan istediğiniz meslekte insanlar haline getirebilir, onları doktor, avukat, tamirci, hatta hırsız ya da dilenci bile yapabilirim.”
Waton, korku, öfke ve sevgiyi, üzerine davranışların inşa edildiği refleksler olarak görür ve bu duyguların olumlu ya da olumsuz davranışlara dönüşmesinden ebeveynleri sorumlu tutar.
- Watson’un yaklaşımı bilimsel olmakla beraber, karmaşık gelişim süreçlerini açıklamada yetersiz görülür.
- Aynı zamanda bu yaklaşım, görünmeyen hiçbir şeyin bilimsel olarak çalışılamayacağını, dolasıyla psikoloji araştırmalarına konu oluşturmaması gerektiğini savunmuş, değer, düşünce gibi soyut kavramların, uzun süre literatürde atıl kalmasına yol açtığı belirtilir.
- Davranışçılık: İnsan gelişimine ait çıkarsamaların, bilinçaltı güdüler ya da gözlenemeyen fenomenlerden ziyade, kontrollü gözlemlerin yapılabildiği davranışlara dayandırılması gerektiğini savunan psikolojideki bir düşünce okulu.