Doğrulanabilirlik ilkesi
Bilim Felsefesi Bilinc.tin.us Felsefe

Doğrulanabilirlik İlkesi nedir?

Doğrunabilirlik ilkesi, Mantıkçı pozitivizmi benimsemiş düşünürler tarafından geliştirilmiştir. Öncelikle bilimsel bilginin deneyime dayalı bir bilgi olduğunu göstermek, bilime bir sınır çekmek, daha doğrusu bilimi metafizikten ya da bilim olmayandan ayırabilmek için “doğrunabilirlik ilkesi” olarak bilinen meşhur ilkeyi geliştirmişlerdir.

Söz konusu ilkenin, onların bilim anlayışlarında büyük bir önem taşıması nedeniyle, bu anlayışa aynı zamanda doğrulamacı bilim anlayışı adı verilir.

Doğrunabilirlik ilkesi, her şeyden önce ampirik temelleri oldukça güçlü olan bir anlamlılık ölçütü sağlar ve bir ifade ya da tümcenin anlamının o tümcenin doğruluk koşullarında olduğunu ortaya koyar. Başka bir anlamda, ilke bir tümcenin anlamını kavramanın, o tümcenin hangi koşullarda doğru, hangi koşullarda yanlış olduğunu kavramayı gerektirdiğini dile getirir.

  • Yani bir ifadenin, bir önerme ya da söylemin bir bilgi içeriği taşıması ya da anlamlı olabilmesi için doğrulabilir olması gerekir.
  • Doğrulanamayan önerme ya da iddialar, metafiziksel iddia ya da önermeler olup anlamdan yoksundurlar.
Doğrunabilirlik ilkesinin, “doğrulamanın” iki yolu

Doğrulamanın olgusal ve mantıksal olmak üzere, iki yolu vardır. Bunlardan olgusal doğrulama söz konusu olduğunda, mantıkçı pozitivistler doğrulamanın doğrudan ya da dolaylı olabileceğini kabul ederler. Yani bazı önerme ya da tümceler gözlem yoluyla dolayımsız olarak doğrulabilirler; söz konusu tümce ya da önermelerin doğruluğu ya da yanlışlığına duyu-deneyimi ya da gözlem yoluyla karar verilebilir.

Onlar burada kalmayıp, söz gelimi “güç” benzeri doğrudan deneyim yoluyla gözlemlenemeyen özellik ya da kendiliklerle ilgili terimlerin geçtiği tümce ya da önermelerin ancak dolayımlı bir biçimde doğrulanabileceğini öne sürdüler.

Daha doğru anlamıyla, bu türden teorik terimlerin anlamını açıklama için, mantıkçı pozitivistler, söz konusu terimleri içeren tümcelerin doğruluk ya da yanlışlıklarını gözlem önermeleriyle dolaylı olarak belirlemenin yollarını aradılar. 

  •  insan tarafından algılanmayan elektromanyetik dalgalar, elektron ve protonlar benzeri şeylerin kendileriyle ilgili kuramlarda ya da birtakım teorik terimlerin geçtiği önermelerde, ancak dolaylı olarak doğrulanabileceğini ileri sürdüler.

Söz konusu önermelerin gözlem önermelerine ya da temel önermelere indirgenerek doğrulanabileceğini söylediler. 

 

  • Doğrudan ve dolaylı doğrulama diye iki ayrı şeklinden söz ettiğimiz olgusal doğrulama, dünyanın gözlemlenebilir bir yönüne, dış dünyadaki bir olay ya da duruma gönderme yapan bir öenrmenin, söz gelimi “Ali’nin köpeği siyahtır” gibi bir önermenin gözlem ya da deney yoluyla doğrulanmasıdır. Böyle bir önermenin doğrulanması için, herhangi bir mantıksal kurala ihtiyaç duyulmaz. Sadece Ali’nin köpeği, bulunarak rengi kontrol edilir.

Fakat “Bütün köpekler dört ayaklıdır” önermesi, olgusal olarak ya da gözlem yoluyla doğrulanabilir bir önerme değildir. Bu önermenin doğruluğuna ya da yanlışlığına karar vermek için, köpeklerin gözlenmesi gerekmez. Çünkü önerme, olgusal bir durumdan ziyade, mantıksal bir durumu ifade eder. Bu mantıksal durum da gözlem yoluyla değil, önermenin öznesiyle yüklemi arasındaki ilişkiye bakılarak tümcenin gramatikal yapısı incelenerek ortaya çıkarılabilir.

Doğrunabilirlik ilkesinin farklı yolları ve sonuçları

Mantıkçı pozitivistler, doğrulanabilirlik ilkesiyle doğrulamanın iki yolunun olduğu gerçeğinden temel birtakım sonuçlar çıkarttılar. Bunlardan birincisi ve en önemlisi, metafiziğin hiçbir şekilde doğrulanamayan anlamdan yoksun önermelerden meydana geldiği sonucuydu. Öte yandan doğrulamanın iki yolunun olması olgusundan, sahip olabileceğimiz doğruların, doğrulanabilen anlamlı önermelerin iki ana başlık altında toplandığı sonucu çıkartılır.

  • Bunlardan birincisi, bize dünyadaki olay ve olgularla ilgili ya da dünyanın farklı durumları hakkında bir şeyler söyleyen, sentetik önermelerdir. Bu önermeler doğallıkla, bize dünya hakkında yeni bilgiler verip dünyaya dair bilgimizi arttırırlar.

Elbette zorunluluk ihtiva etmeyen, yani karşıtlarını olumlamanın bir çelişki yaratmadığı bu önermeler olumsal önermeler olup onları esas itibarıyla doğa bilimlerinde buluruz. Doğrulanabilirlik ilkesi üzerinden, bu kez mantıksal olarak doğrulanan ikinci ana önerme türüne, analitik önerme ya da totoloji adı verilir. Mantık ve matematikte bulduğumuz bu önermeler, karşıtlarını olumlamanın bir çelişkiyle sonuçlandığı önermeler olarak zorunlu önermelerdir.

  • Mantıkçı pozitivizm, dünya hakkında bilgi üretme görevini bilime verirken metafiziğe doğallıkla karşı çıkar ve felsefenin görevini de analizle sınırlar.

Mantıkçı pozitivistler, dolayımsız olarak doğrulanabilen tümce ya da önermelere temel ya da protokol önermeler, gözlem önermeleri adını vermişlerdir.

 

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir Cevap Yazın