Bilinc.tin.us e- gün E- Kozmos e- read Ebook Store Şiir

Yıldızlar…

 

Yıldızlar…

Konuşuyordu yıldızlar…

Karanlığın uzuvlarında can çekişirken bedenim ve ruhum…

Parıldıyor ve göz kırpıyordu yıldızlar…

Gökyüzünün Ay ışığına sarıldığı

Güneşe tutulduğu her an…

Konuşuyordu yıldızlar…

Parıldıyor…

Parıldıyordu bir ağacın gökyüzüne tırmanmak istercesine uzanan bedeninde…

Bir yıldız kayıyordu… bir dilek tutuyordu insan

Ve bir insan haykırıyordu yıldızların altında kanarcasına…

Yıldızlar gökyüzünün kıvrımlarında ve yeryüzünün dokunuşlarında…

Her ruha farklı dokunuşlar katıyordu…

Birilerinin rüyalarını süsleyen

ve karanlıklarını aydınlatan sonsuz bir düş gibiydi…

Uçsuz bucaksız bir yerde uluorta öylece kalakaldığında gökyüzünün koynunda…

ve tutacak kadar yakınken ona…

Yıldızlar, milyarlarca ışık topu

ve göz kırparken sana…

Ve bedeninde sarmal bir düşü sayıklarken ruhun…

Sancı içinde kıvranırken, bir ateş düşerken içine

ve hiçliğin ortasında kalakalmış gibi

öylece bir başına hissederken…

Bir düş sarıyordu düşüncelerinle ve hissettiklerinle…

Ruhunu…

ve

Ah… yıldızlar… bir çocuğun düşleriydi, uçsuz bucaksız bir gökyüzüne yakınken…

Bir ağacın koynunda gökyüzüne bakarken…

maviliğin uçsuz bucaksız düşlerinde…

ve gecenin karanlığında,

yıldızların Ay ışığı ile dans ettiği bir gökyüzünde…

Düşlerinin en güzeli olup değiyordu, yıldızlar ve gece

ve Ay ışığı ve güneş…

Parıldarken milyonlarca yıldız parçacığı gözlerinin ardı sıra…

Öylesine bir sıcaklıkla dokunur ki rüyalarına…

Ah! Evet… Bir çocuk düşü…

ve hissedişi kadar saf bir güzellikle akıyordu yıldızlar kimi an…

Kimi an…

büyümenin ardı sıra konmak için, saldırırcasına düşüncelerine hükmetmek için

ısrarla dokunurken…

Sancı içinde kıvranmaktı…

 

Milyarca yıldıza yakın bir yerde haykırıyordu insan ve ruhu… kıvranıyordu her bir kıvrımı…

Ritimleri yansıyordu uzuvlarına evrenin…

Ve sancısı dağılıyordu yıldızların her bir parçasına…

İnsan soruyordu defalarca, acı içinde kıvranırken…

Neden bildiğim ya da bilmediğim bir sancı…

Dokunurken düş’lerime ve düşüncelerime…

Arzular, hayaller ve istekler…

Bir yıldızın dokunuşu ve göz kırpması ile…

Aynı mıydı bir diğeri?…

Bir diğeri ya da bir diğeri… hepsi görüyor ve hissediyor muydu?..

Kıvranan uzuvları ve ruhunu…

Gördüğü düşleri ve gözlerinin yansıması…

Hakikat…

kaç sancı saklıyordu ardı sıra…

Ya da hakikat var mıydı?..

Hiçliğin ortasında sancı çekiyordu insan, yıldızların coşkuyla aydınlattığı gece de…

Uçsuz bucaksız ulu orta bir yerde…

 

Ah! Yıldızlar… Acımasız mıydı?.. Göz kırparken, dalga geçer gibi…

İnanması en güzel düşleri beklerken insan…

Güzeli’ daima güzeli dileyen ve arzulayan bir ruhun sancısında…

Kaç iklimin sancısı saklıydı?..

Yıldız, konuşuyordu ve dinliyordu insan…

Sessizliğin sesine, ritimleriyle dokunuyordu…

“Hisset…  sadece hissedebilmenin düşünü sayıkla…”

der gibiydi göz kırpmaları…

ve bir yıldız parçacığı oldu ruhum

ve gözlerinin ardı sıra bakar oldu düşleri’…

Işıklarıyla sararken karanlığı,

karanlığın hiçliğinde hiç olmadığını hissederken ve tanık olurken ruhum…

Koşuşturan insanlar ve ağaçlara yansıyan ışıltılar…

Yansıyan ve birbirine karışan tüm düşler…

Karanlığı saran ışığın güzelliğinde…

Hakikat ya da hissedebildiğim tek düş,

hissetmenin güzelliğinden başka ne idi?..

Düşüncelerim ve düş’lerim, hissedildiğim bir ışığın yansımasında

Yaratabildiğim güzelliğin yansıması kadardı…

kozmosun uzuvlarına değen bir ritim dalgası düşüncelerim ve ruhum,

güzelliğin yansımasında,

bir ışık parçası güzelliğinde dans ediyordu…

Ve yaratılan bir güzellik varsa, insanın ruhunu yaratabilmesinde saklı, dedi…

Ah!.. O gece o yerde fısıltıları ile haykıran yıldızlar…   

 

31 Ekim 2021

 

kitabın, çocuk düş’ü bölümünden…

Bunlar da hoşunuza gidebilir...