metafiziksel kozmoloji
Felsefe Sosyal Bilimlerde Temel Kavramlar

Kültür ve Bilgi İlişkisi

Kültür kavramı, özünde insanın doğayla kurduğu uyum ve dönüştürme ilişkisinin sonucunda oluşur. Bu ilişki sadece teknoloji, kurumların biçimsel boyutları vb. maddi olgular olarak ortaya çıkmaz. Aynı zamanda maddi-olmayan unsurlarda da somutlaşır. Bunların içinde bilgi kavramı özel bir yer kaplar.

Bilgi, çok basit olarak bilen özneyle bilinen nesne arasındaki ilişki olarak tanımlanabilir. Her ne kadar bu ilişki çağlar boyunca aynı kalsa da unsurları farklı dönemlerde farklı şekillerde açıklanmıştır. Bilginin ne olduğuna dair tartışmalar, felsefenin temel konularından biridir.

Bilginin niteliği üzerine düşünme alanına epistemoloji adı verilir. Bilginin toplumsal üretim, edinim, kullanım ve anlamları üzerine yapılan tartışmalar ise bilgi sosyolojisi disiplinin alanını oluşturur.

Bilgi Nedir?

Bilgi üzerine en eski felsefi tartışmaları, Eski Yunan uygarlığında Sofistler’in yaptığı belirtilir.

  • Onlara göre, bilgi aranıp bulunacak bir hakikat olmaktan ziyade, insanın aklı ve gündelik pratikleri sayesinde oluşan, bir anlamda inşa edilen bir olgudur.

Sofistler’in bu bilgi anlayışı, onların varlık kavramını algılayışlarıyla yakından ilgilidir.

  • Sofistler’e göre, insanın varlığı açıklayışı, aklının ürünü olan bilgiden yola çıkılarak yapılabilir.
  • Sofistler’in bilgi ve varlık arasında kurdukları ilişki, çağdaş felsefenin temel ön kabulleriyle benzerlik gösterir.

Böyle bir bakış açısı, doğal olarak bilginin göreliliğini, öznellikten geçerek oluşan bir olgu olduğunu vurgular. Ancak bilginin öznelliği üzerine kurulu bu yaklaşım, yine Eski Yunan’ın daha sonraki çağları da derinden etkileyen düşünürü Platon’dan itibaren, yerini, öznel, mutlak ve evrensel bilgi kavramına bırakır.

Platon, bilgiyi zaten doğada var olan, insan aklının keşfettiği ya da hatırladığı bir olgu olarak görmüştür.

Bu görüş, bilginin, bireyi aşan, nesnel bir gerçekliğin parçası olarak algılanması anlamına geliyordu. Farklı biçimlerde yeniden tanımlansa da bu mutlak bilgi anlayışı çağlar boyunca egemenliğini sürdürmüştür.

Modern Dünyada Bilgi:

Modern dünyanın düşünsel temellerini oluşturan Aydınlanma Felsefesi de bu tür bir bilgi anlayışına sahiptir.

  • Modernliğin kurucu düşünürü olarak tanımlayabileceğimiz Rene Descartes bilgiyi, akıl sahibi varlık olan insanla doğayı bir karşıtlık içinde düşünerek özne- nesne ilişkisi bağlamında kavramsallaştırmıştır.

Modernliğin temel bir diğer düşünürü olan Immanuel Kant (1724- 1804) ise insanı bilen özne olarak kabul etmiş ancak onu mutlak bir bilme durumu içinde, tarihsel ve kültürel bütünlüğünden sıyırarak soyutlamıştır.

Bu egemen bilgi-varlık ilişkisi yaklaşımına, görece erken bir dönemde, İtalyan düşünürü Giambattista Vico (1668-1744), doğanın bilgimizin nesnesi olamayacağına dair önermesiyle karşı çıkmıştır. Bunun nedeni basittir; insan doğanın varoluş koşul ve nedenlerini gerçek anlamda bilemez. Bu nedenle, insan sadece kendi pratiklerinden doğal bilgiyi edinebilir. Sosyoloji bilimin doğuşu ve gelişmesiyle birlikte bilginin toplumsallığına ağırlık veren çeşitli yaklaşımlar ortaya çıkmıştır.

Wilhelm Dilthey:

Ancak özne- nesne karşıtlığına ilişkin yaklaşımı daha köktenci bir şekilde eleştiren düşünür Alman filozofu Wilhelm Dilthey (1833-1911) olmuştur. Dilthey, modern felsefenin, tarihten soyutlanmış bilen özne kavramına şiddetle karşı çıkar. Ona göre, bilgiye ulaşmak için sadece akıl yeterli değildir. İnsan aklının yardımıyla, ama tarihselliği, gündelik yaşam içindeki üretimi, kısaca varlığının bütünselliği içinde bilgiyi kurar.

Özellikle Alman Tarihçi Okulu insanın, tarihinden ve kültüründen ayrı değerlendirilemeyeceğini, bilginin sadece doğa bilimleri ve onlara özgü yöntemlerle üretilemeyeceğini savunur. Bu nedenle, bilginin üretiminde doğa bilimleri kadar tin bilimlerinin (Geisteswissenschaften) de aynı önemde payı vardır.

Nesnel ve Evrensel Bilgi

Her ne kadar köklü eleştirileri yapılmış da olsa doğa bilimlerinin ürettiği, nesnel ve evrensel olduğu varsayılan bilgi türünün en değerli bilme biçimi olduğu günümüzde yaygınlıkla kabul edilmektedir.

  • Oysa çağdaş felsefe ve sosyal bilimlerdeki eleştirel yaklaşımlar, bilginin tek, nesnel, evrensel ve mutlak olmadığını göstermektedir. Bu bağlamda, farklı bilgi türleri olduğunu, toplumsal gerçekliğin farklı bilgi türleriyle örülen çok katmanlı bir yapı arz ettiğini ifade edebiliriz.

Birbirinden farklı tarihsel, coğrafi, kültürel koşullarda oluşmuş bilgi türlerinin, bir değerlik sıralamasına tabi tutulamayacağı, bir bilgi hiyerarşisi kurulmayacağı fikri, artık yaygınlıkla kabul gören bir yaklaşımdır.

Bilgileri kültür köklerine göre ayrımlaştırmak, örneğin Uganda’daki yerel bir cemaatin kültürünün karşısına, ondan daha üstün olduğunu varsayılan başka bir bölgenin yerleştirilmesi yerine, bunların farklı türde deneyimlerin sonucu ortaya çıktıklarını kabul etmek daha doğru olur.

Bilgi Sınıflandırılması

Bilgiyi sınıflandırmak ancak onun karşılık geldiği gerçeklik düzeyleriyle ilişki kurularak yapılabilir. Başka bir anlamda kültürler arasından üstünlük cetveli oluşturulamaz.

Bunun yerine, bilginin insanın dünyayı anlamlandırmasında oynadığı işlevsel role göre dış gerçeklikten (görünen olguların dünyası, biçimler, kurumlar, gündelik yaşamın yapıp etme bilgileri) en derindeki gerçeklik katmanlarına uzanan (dünyaya anlam veren temel bilgi kategorileri, inanç, sezgi, imgelem vb.) bir sıralaması yapılabilir.

  • Gündelik hayat bilgisi
  • Dinsel bilgi
  • Sanat bilgisi
  • Bilimsel bilgi
  • Teknik Bilgi
  • Felsefe bilgisi

Genel anlamda yukarıdaki temel kategorilerde ele alınabilir.

Farklı bilgi biçimleri sadece insanın doğayla kurduğu ilişkinin sonuçları değil, aynı zamanda farklı toplumsal örgütlenmelerin gerektirici koşullarıdır.

  • Bilgi, bu bağlamda bireyin anlam dünyasının tekilliğinden toplumsal yaşamı mümkün kılan kolektif anlam birimlerinin kurulmasına uzanan bir çoğulluk içinde kültürün kurucu unsuru haline gelir.

Bilgi türleri ve bilgi tanımlamaları yaşamsal payda da çok yönlü olup, yaşamı sürdürebilmek için yeterli bilgiye sahip olmakla vakıf olunan bilgiyi aşmak yine kişinin yaşamsal arayışı ve hayat amacıyla bağdaşır.

 

Bunlar da hoşunuza gidebilir...