Bilinc.tin.us Felsefe Sosyal Bilimlerde Temel Kavramlar

Kültür Nedir?

Kültür, insana dair her türlü bilgiye denir. Kültürün en temel üretici varlığı insan olarak kabul edilir.

Bu kabulün etken nedeni de insanın kendi varlığı üzerine düşünebilme yetisine sahip bir canlı olmasıdır. (Aslında bu genel ve taslak bir öngörü. Hem ins’an hayvan hem de her türlü canlılara da bakıldığında bu hassasiyetin belirli ölçütlerde gelişebildiğini görebilmek mümkün…)

  • Kısaca, kültür düşünme yetisinin sonucunda, ortaya çıkan bir simge üretme etkinliği olarak belirtilmiştir. ( Ancak hem düşünme yetisi hem de kültür tanımlaması adına eksik bir görüştür. Çünkü kültür sadece düşünme sonucu gelişen olguları içermediği gibi değişen kategorileri açısından, derinlik düşünme yetisi adına bu hatalı bir aktarım olur.)

Uygarlık da insanın kültür üretme becerisinin sonucunda ortaya çıkan bir durumdur.

  • Türkçe’de uygarlık sözcüğü, Avrupa dillerinin birçoğunda civilisation sözcüğü ile karşılanır. Bu sözcük, Latince’de, kent anlamına gelen civitas sözcüğünden türemiştir. Aynı anlam benzerliği, Arapça Medeniyet ve Medine (kent) sözcükleri arasında da vardır.

Kültürün Önemi: Kültür ve Uygarlık

insanın yaşam biçiminin belli bir süreklilik, örgütlülük ve karmaşıklık arz ettiği durum olan uygarlığın öncelikle ve belirleyici olarak kent tipi bir yerleşmenin ortaya çıkışıyla yakından ilişkilidir. Kent yalnızca, ortak bir yaşam alanı olmanın ötesinde, ortak bir ruh halinin de temsilcisidir. Çünkü kent yaşamı belirli bir yerde, sabit kalmayı gerektiren üretim odaklıdır.

  • Düzenli tarım, istikrarlı ticaret ve daha ileriki aşamalarda sanayi, kentin varlık nedeni olmuştur.
  • İnsan türünün tarihinde, bir dönüm noktası olan yazının icadı da bu şekilde, örgütlü hale gelen toplum yaşamının kavramlar yoluyla kendini ifade etmeye ihtiyaç duymasıyla alakalıdır.

Yakın zamana kadar, insanı diğer canlı türlerinden ayıran en temel özelliğin, zeka olduğu düşünülmüştür. Fakat diğer canlı türlerinde de zekanın varlığına dair bulgulara rastlanmasıyla bu kanı yavaş yavaş terk edildiği söylenebilir.

  • Ancak zekanın varlığı sonucunda; öğrenme, aktarma ile bilgi birikimi, özellikleri sadece insan türünde mevcuttur.

Kültür ve “Düşünmek” Bağdaşımı

Kültürü oluşturan, bilgi ve ürünler, soyutlamalar aracılığıyla (resim, dil, müzik, yazı) insanlık belleğine aktarılır. Kültür bir toplumda, bütünleşmeyi sağlayan esas nokta olarak kabul edilir.

  • Kültürün oluşmasında, insanın kendi varlığının farkında olması ve kendisini “düşünen bir varlık” olarak tasavvur etmesi etkilidir.
  • Kendi varlığı üzerine, düşünebilme yetisi, her ne kadar modern öncesi çağlarda, bilinen bir olgu olsa da Aydınlanma Çağı’nın temel düşünsel unsuru olarak kabul edilir.
  • Diğer bir anlamda, Aydınlanma Çağı ve Rönesans’tan itibaren, insan sadece Tanrı’nın iradesine göre şekillenmiş bir varlık değil, kendi iradesiyle kendi kaderini oluşturabilme gücü olan düşünsel bir birim olarak tasavvur edilmiştir.
  • Descartes’in ünlü ifadesiyle “düşünüyorum öyleyse varım” (Cogito ergo sum) insanın düşünen bir varlık olduğunu ortaya koyar.

Toplum, Bireyleşme ve Kültürel Algı

Her insan, doğduğu evreni ve kendi var oluşunu açıklamak ister. Toplumların her biri, kendine özgü örgütlenme biçimine göre, inanç sistemi geliştirir. Bu inanç sistemleri ise, insanın temel varoluş sorunlarına tatmin edici yanıtlar vermek zorundadır. İnsanın, bu sorularına en tatmin edici yanıtları en başarılı şekilde vermeyi başaran inanç sistemi kurumsallaşır.

  • Doğayı dönüştürme ve oradan anlamlar biriktirme etkinliği olan kültür, bu bakımdan önce inançlar üzerine kuruludur.
  • Kültürün temelini oluşturan, inanç düzlemi, tek başına bir toplum düzeni oluşturmak adına fazlasıyla soyut bir anlatıdır. Köklerini inançlardan alan değerler, inançları somutlaştırma eğilimin bir sonucudur.
  • Toplumsal ilişkinin devamını sağlayacak olan gelenek ve göreneklere dönüşecek olan değerler, ortak kurucu unsurlar olarak kabul edilir.
  • Değerler sadece kalan ve değişmeyen unsurları değil, değişmeye dair olanları da harekete geçirirler.

Kültürün Taşıyıcıları: Değer ve İmge

Değerler kültürün önemli taşıyıcıları olmakla beraber, toplumsal düzeni, tam anlamıyla kurmak için gerekli olan, dayatma gücünden yoksundurlar. Toplumsal düzen, ancak kurumsallaşmış kurallarla ayakta durabilir. Değerler ve gelenekler tek başlarına, baskı unsuru olamayacaklarından dolayı, bir baskı unsuru olan normlar mevcuttur. Norm, en basit anlamıyla, yaptırımı olan toplumsal kuraldır.

  • Aydınlanma Çağı: Orta Çağ’da dinsel dogmaların egemen olduğu, feodal toplum düzeninde cemaat içinde, kul konumunda olan insanı, doğasında özgürlük olan ve kendi başına var olma hakkına sahip bir varlık olarak, kavramsallaştıran felsefi yaklaşım. Tanrı kelamının sorgulanamaz merkeziliğine karşı, yanlışlanabilir insan aklının üstünlüğünü ilan ederek, 1789 Fransız Devrimi’nin düşünsel temellerini hazırlayan düşünce bağlamı…

İnsan doğa için, bir simge üretme kaynağıdır. Bu üretimlerin birçoğu maddi koşulların somut anlamda değişikliğe uğratılmasıyla olur. Çağdaş toplumlarda neredeyse, nesnelere indirgenmiş olan teknoloji kavramı, aslında araç gereçten ziyade, onları ortaya çıkaran bilgi, algı, tasavvur, üretim, değerler bağlamının tamamını kapsar.

  • Öyleyse, kültürün bileşenlerinden biri olan, teknoloji çağın ruhunu, toplumsal ilişkilerini ve bunlara hâkim olan iktidar yapılarına ilişkin kabulleri de beraberinde getirir.

Kültürün bileşenlerinden bir diğeri de simgelerdir. Kültür sonucunda ortaya çıkan üretimler, onlara dair söylem, fikir değer ve yargıların soyut temsillere dönüşerek her bir somut üretimin kendisi yerine, onun yerine geçen daha evrensel ve dolaylı göndermeleri haline gelirler. İşte bu soyut temsillere simge adı verilir.

Simgeler, belirli bir çeşitlilik ve değişme arz etseler de orta yaşamı sürdürmek için, bazı simgelerin genel nitelikte olması gerekir. Örneğin dil, kültürün belli toplumsa düzeyde, varlığını koruyabilmesi adına vazgeçilmez önemde bir simge sistemdir. Kendinde anlamı olmayan ses birimlerine, toplumsal olarak üzerinde uzlaşılmış anlamlar atfedilmesi, en yaygın simge sistemi olan dili ortaya çıkarmıştır. Sonuçta, kültür, insan etkinlikleri içinde, kendine özgü dinamikleri olan ayrıcalıklı bir alandır. Bu ayrıcalığın kökeninde insanın kendini sorgulayabilme yetisi yer alır. Kültür toplumsal ilişkiler sistemi ve örgütlenme biçiminin hem kurucusu hem de yansımasıdır.

Kültür ve Kültürün Önemi:

Esasen kültür tanımlaması da -bilgi- tanımı kadar, günlük yaşantıyı da içeren çok yönlü kategorilere bölünerek ele alınması gereken bir inceleme alanıdır. Yani kısaca kültür, yemek gibi ya da toplumların gelenek- görenekleri veya giyim-kuşam, hitap tarzı- biçimi veya sanatsal ilgi alanı  müzik- sinema- edebiyat vb. gibi çok yönlü ve de derinlikli anlamsal yansımaları içerir.

  • İnsan varlığı itibariyle farkında olmadığı kültürel değerlere de sahip olduğu söylenebilir. 

İşte bu sebeple kişiler, kendi gelişimine odaklanarak farkındalığını kurumsal yansıtmalara bırakmadan algılamaya özen göstermelidir. Çünkü bu durumda kendi değerini fark edebilen biri başkalarının da kendisini fark edebilmesi adına daha özenli yol gösterici olabilir.

 

Bunlar da hoşunuza gidebilir...