Çembere sıkışan kuruntu, şikayet, tatminsizlik, başkalarının söylenme vb. oluşturduğu ve yansıdığı negatif enerjiler, kişinin alanını sıkıştırır ve kişinin üzerine ağırlık bırakır, uzuvların ense noktasından içeriye doğru sızan ağırlık sıkışan kimi an zihni zorlayan bir sızıntı oluşturur.
Biriken yoğunluk ölçüsüne göre,
- iç bunaltısı, yerinde duramama gibi sayısız belirti ile çoğu an depresyon ya da can sıkıntısı gibi anlaşılabilir. Ancak bu noktada, bunu doğru algılamak önemli, çünkü çoğu kişi bir nevi alanına yapılan saldırıyı algılamakta zorlanır ve o noktada negatif enerji birikir.
ve kişide bilinç algısal seviyesini kapatacak şekilde, sağlıklı düşünememe, ani öfke patlaması- sinirlenme, kızgınlık vb. durumlara sebebiyet verdiği gibi daha büyük zararları da zaman içinde ortaya çıkabilir.
- Anladığım kadarıyla dünya genelinde çoğu an anlaşılamayan o bunaltıcı yorgunluk, tekrarlayan depresyonların bir nevi altında yatan etken oluşum bu.
Bu sebeple tam zamanında anlaşılmalı ve bu aşamada frekans yükseltici bir şeyler yapılmalı. Çünkü hayatın içinde dış dünya algoritmasıyla iç içe olunduğu zaman yüksek frekans boyutunda kalmak kolay olmaz. Ve yıpratıcı kavgaların dahi normal algılayan zihinler, olası yorucu çatışmaları olağan görür.
Bu gibi durumlarda, yüksek frekanslı müzikler dinlenebilir, frekansı yükseltmek ve dengede kalabilmek adına. Dengede kalabilmek esasen bir tek kendiniz için değildir, kozmosun yansımalarında oluşabilecek tüm doğa yaşamı adınadır. Pek tabii bunu algılayabilmek ve de içselliğe, yaşama indirgemek de yine ruhsal oluşum ve hissedebilme etkeni ile oluşur.
Dua- kodlaması
- Ve en önemli ve hızlı frekans yükseltici; dua.
Dualara, kesinlikle istek ya da dilek gerçekleştirme gibi bakılmamalı. Pek tabii Türkçe kelimelerle söylenen dilek, istek kelimeleri değil bu noktada kastedilen asıl kelimelerin okunması…
- Dua özü itibariyle, frekans yükseltici kodlamaya sahip…
Tabii ki bu aşamada, eski bakış açısından öte bir algılama gerekiyor. Günümüzde bunu yapabilmek daha kolay. Doğru şekilde algılanmasına dikkat etmekte fayda var. Din algısı dahilinde dayatma ve de önyargı ile yaklaşılmadan… Aynı zamanda, bu olgulara yaklaşım dünya genelinde ve de kozmos boyutunda ele alınarak düşünülmesinde fayda var.
Çünkü tek bir kişinin oluşturduğu negatif oluşum etki-tepki yasası nedeniyle bütün insanlığı ve tabiatı etkileyen büyük felaketlere dönüşebiliyor.
İçinde bulunduğum toplum nihayetinde, nazar duaları bilinir, ancak yine de çoğu an insanların yoğun depresyon geçirmesine ya da ruhsal sorunlar yaşamasına sebebiyet veren durumlar net anlaşılmaz veya anlaşılmak istenmez.
- Oysa anlaşılmalı ki kişinin çemberini yoğun şekilde sıkıştıran ve ağırlaştıran, etrafında sürekli akan negatif düşünce, duygu yansımaları, sevgisizlik, şikayet halleri, karşılıklı tatminsizlik, söylenme enerjileri, örneğin biri hakkında kendi kendinize söylendiğinizde ya da onun hakkında dedikodu yani konuşulduğunda dahi bu yansımalara dönüşebilir.
- Bu noktada anlaşılması gereken esas, bu oluşumların kişinin alanında gelişen tıkanıklığa dönüşüyor olmasıdır. yani bir tek kişinin yaşamına yansıdığı düşünülen bu algoritma esasen geniş perspektife, kozmos boyutunda oluşumlara ve yansımalara sahiptir.
Çoğu kişinin yaşadığı ruhsal bunalım, anlaşılamamak ve akabinde gelişen bu yansımaların sonucunda çemberinde biriken negatif oluşumu algılayamadığı için, sürekli birikerek, kişinin sinir sistemini bozduğu gibi iç bunaltısı sonucunda ruhsal sorunları ortaya çıkarır. Böylelikle sağlıklı düşünemez ve yaşama yansıma açınları da rahatsız edici düzeye çıkar, içsel yansımalarıyla.
aynı zamanda kişinin, çözümleyemediği içsel çatışmaları da bu nokta nezdinde belirgin hale gelir ve öfke- sinirlilik hali ile yansır.
Her birinin derin bilimsel açınlaması söz konusu. Ancak olabildiğince net anlaşılması adına açık yazmaya çalıştım.
- Örneğin kişinin çemberinde sıkışan enerji kozmos alanına bütünsele akamadığı gibi kişinin uzuvlarında sinir hücrelerini sıkıştıran basınca dönüşerek kana basınç uygulayabilir.
Aynı şekilde ensede biriken ve yoğunlaşan enerji açınlamasında;
- bilindiği üzere vücudun sinirleri ve omirik bağlantı noktasını oluşturan bölge, ense bölgesine denk gelir.
Ani öfke ya da gözü karartan bilinci kapatan kızgınlık- sinirlenme, kişisel çemberi- alanı sarsar ve salınımlar sarsıntı yaratabilir. Ve o anda etrafına etki gösterebildiği çember alanında yansıma bulan olaylar o yönde etki gösterir. Tıpkı, atasözlerimizde söylendiği gibi öfkeyle kalkan zararla oturur, yansıma bulur denebilir. Eskilerin deneyimle elde ettikleri bilgilerin çoğunluğunun bilimsel açınlaması söz konusudur.
Negatif düşünceler ve sonuçları:
Negatif düşüncelerle oluşturulmak istenen ve gölge tarafı besleyen etkenler ve tam da bu yüzden bazen hiç sorgulamadan güzelliğe, sevgiye sığınmak ışığın yansıması…
Anlamların iç içe salındığı yeryüzünde, tüm düşüncelerin ve duygu yanılsamalarınızın, tabiatın her bir kıvrımında nasıl bir etkiye dönüştüğünü bilseydiniz, nasıl davranırdınız her an?..
Savaşların, dökülen kanların, öldürülen sayısız canın aslında, her an yeryüzünde yansıma bulan her bir canlının herhangi bir olası durumda dahi sığındığı ve düşüncesizce sarf ettiği kelimeler ve beddualarla yansıdığını bilseydiniz?..
hem kendinize hem de tabiata tüm bu felaketleri henüz kendi özüne ulaşamayan ve çözemeyenlerin güzelliği, bir tür yansıması olduğunu düşünebilseydiniz, nasıl davranır ya da nasıl düşünürdünüz her an yansımasında?..
Yaşam sahnesinde nasıl bir rol alırdınız?.. ekranlarda oynamak ve görünmek adına can atarken, her an asıl sahnede olduğunuzu unuttuğunuzu, nasıl görebilmeli ve anlamalısınız? Etrafınızda sayısız işaret ve görü dokunuşları seyrederken…
- ve öfkenizi, sinirinizi had safhaya getirdiklerinde?.. ve o noktada tutumlarınızı dönüştürmek için ne yapardınız?..
içsel gelişiminize hangi anlamla dokunmak isterdiniz?..
her bir canlı, yeryüzünü güzelliğe dönüştürebilme gücüne sahipken niçin tersini yansıtmayı seçtiğinizi düşünmeli önce kendi içinde…
(… genel taslak halinde paylaşıyorum aslında çoğu içeriği, her biri detaylı yansımalara sahip geniş ölçekte… )
