Düşünce bir enerji türevi olduğu için, çevre alıcılarla yayılan ve uzuvlarında salınan salınımları bir nevi zihin aracılığı ile direkt olarak yayınlayabilir ve çoğaltabilirsin.
işte bundan zihnine yansıyan, her alıcı bağlantılardan gelen iletileri -doğru/yanlış benzeri gibi ayırdımına girmeden, üzerine düşünebilmeli ve kalp ritimleriyle salınmalı. Ve de bu noktada da zihin ciddi anlamda eğitilmeli ya da daha doğrusu güzel uğraşılarla, güzel bilgilerle doldurmaya gayret edilmeli. Ah biliyorum, o vakitte daha farklı yansımalarla sınanmak mümkün ancak esas olan sevgi bağlantısıyla kalbin ışığına odaklanmaya önem verilmeli…
- basit düşünmek gerekirse, o anda etrafında gezinen bir düşünce frekansına eğer zihninde geçen bir düşünce ya da (kuruntu vb.) kalbinin ritimleri eşleşirse o bağlantıyla etkileşime geçer, örneğin radyoyu açtın ve sana uygun bir müzik kanalı arıyorsun, ancak o ana kadar sayısız frekans kanallarından da geçersin, birçoğunun alıcı frekansları yakın olmadığı için radyo çekmez ve cızırtılı titreşimler duyulur, oldukça rahatsız edici sesler, aynı zamanda farkında olmadan diğer kanallara da uyumlanmaya çalışabilirsin, çünkü o an başka net çeken bir kanalla bağlantı kurabilecek bir alıcı eşleşmesi söz konusu değil, bu sebeple o anki zihninde yansıma bulan düşüncelerin veya kuruntuların doğrultusunda o frekansa uyumlanırsın.
Bu noktada pek tabii, düşünce boyutu ile kozmos bağlantılı çok daha geniş açılı açınlar söz konusu ancak burada anlaşılması gereken, etrafımızda bize yakın frekansların (pek tabii bu ritimlerin açınlanan boyutlarıyla ölçeklenme açınlaması da genişlemekte… ) oluşturduğu yansımaların beynimizdeki alıcılarla bize yansıdığıdır.
- Bu ayrıntıyı kişinin ayırt edebilmesi için, bilinçli bir alıcı olması gerekir ki etrafında yayınlanan yayınları, kendi frekansı doğrultusunda seçip o yönde bir etkileşim kurabilsin. Pek tabii yaşamın içinde her an bunu yapabilmek mümkün değil ve çoğu an, bize ait olmayan düşünceleri kendimize ait olduğunuz düşünerek, kararlarımızı etkilemesine izin verdiğimiz için yaşamımızı bu yönde yönlendirmiş oluruz.
…
Paylaştığım bilgileri, herkes adına güzellik oluşturmak için paylaşırken, kimilerinin bana karşı kullandığını hissetsem bile yine de paylaşacağım tabii ki…
Enerjiyi Serbest Bırakma ile Sıkıştırma: Kütle- Ağırlık- Enerji İlişkisi ile Bağlantısı
Enerjiyi serbest bırakma, düşünce üzerinden ilerlersek herhangi bir olumsuz olayı sürekli tekrar eden bir şekilde sayıklamak demek, aslında o olayı o noktada sıkıştırmak ve belirli bir kütleye dönüştürdüğünüz gibi ona bir ağırlık, artık ölçülebilir bir kütle- ağırlık ve enerji bağlantı kazandırmış olduğunuz anlamına gelir.
Gözle görülebilir bir nesneye dönüştürdüğünüzü düşünün!.. İşte esas anlaşılması ve aşılması gereken de bu nokta…
Zihin oyunlarını bu noktada fark edebilirseniz, o negatif enerjiyi tekrarlamak yerine, zihniniz size hatırlatma yaptığı an bunu açıkça fark edebilir ve daha güçlü bir yaklaşımla, oyunun kuralını siz belirleyebilir ve zihninize “dur!” ben böyle düşünmüyorum, bu düşünce bana ait değil, sadece zihnimin oyunları diyebilir ve olası travma durumunu önleme aşamalarına geçebilirsiniz.
- Ancak pek tabii sürekli tekrar eden olumsuz düşünme yapısı ve DNA yapımıza kadar işlenen -kötüyü düşünme- yaklaşımına eğilimli yapımızı düşündüğümüzde, bu süreci de tekrar eden bir programlama olarak da düşünebilir ve bu yönde bir ilerleme çalışması yapabilirsiniz.
Çemberde Sıkışan Enerjiler ile Sonsuzluğa Akabilen Güzellik
Sıkışan enerji, çemberinde ağırlığa sebebiyet verir, tabii bu noktada hem kendi düşüncelerinin ağırlığı hem de etkileşim halinde bulunan -enerji alanındaki- başka etkenlerin de düşünce- bakış açınları dahil olduğunda, yoğunluk ağırlaşır ve kişinin çemberi iyice daralır. Ayrıca bu noktada halk dilindeki -nazar- algısının da dahil olduğu aslında bilimsel bir açınlama söz konusu.
Ağırlık Yapan Negatif Enerjiler ve Bu Enerjilerinden Arınma, Dönüştürme
Öfke- kin- nefret, kızgınlık gibi duygu yansımaları oldukça -düşük frekansları çağrıştırır ve yansımaları da bu yönde gelişir. Ancak sonsuzluğun içinde salınan bir döngüye sahip olan kozmosun içinde salınımlar yaratabilen -zihnimizle- bu yansımaları sonsuzluğun akışında berrak yapabilir ve güzelliğe dönüşebilmesini sağlayabiliriz.
Ayrıca burada,
- Çekirdekte bulunan nötron, proton vb. negatif ile pozitif yüklü açıklamasını da işleyerek açıklamaya açınlama sağlamak istersek;
Geniş bir ölçeğe, oldukça basit bir açınlama ile bakabilir ve
- Örneğin çekirdek pozitif yüklü olduğu gibi etrafındaki yayılım negatif yüklüdür. Yani şöyle düşünebiliriz; öz salınımlar daima pozitif yüklü olduğu için, negatif yüklü enerjileri pozitife dönüştürebilme yetisine yine özünle sağlayabilirsin ve çekirdeğindeki özü ne kadar pozitif yükle yüklersen, enerjin de o denli yükselir ve çevresindeki negatif yayılım sadece bir denge faktörü olarak işlerlik sağlar.
Ve işte tam da tüm bu hesapsız yansımalarla sebebiyle ve bilinciyle, üzülmenin ya da kızmanın dahi kimi an anlama boyutuna evrildiğini görür ve önce kendinizi sonra başkalarını da anlamayı seçebildiğinizi görebilirsiniz. Pek tabii anlamak demek, ne başkalarının alanınızı etkilemesine izin vermektir ne de hiç üzülmemek anlamında, sadece tümüyle bilinçli algılama ve yansıtma…
Ağaç, meyvelerinin çokluğundan eğer başını, unutmayın… tabii olgunlukla, iç çekirdeğin o nötr olan mütavazi yansımalarıyla… (nört olana, duygu olmayan alan demekten ziyade anlamanın- anlayışın- hoşgörünün yansıdığı mütevazi yansıtma açınlaması olarak yorumluyorum. Daha geniş ölçekli yazın yapabilirim zamanla…
Düşünceleri Besleme ve Etkileri: Negatif-Pozitif
Öğreti kalıplar doğrultusunda, yaşamın içinde olumsuz olana tutunmamız öğretilmiş ki tüm “o” kalıplar DNA’ kodlarımıza işlenmiş durumda. Ancak günden güne negatif enerjilerin yerini, kozmik yansımalarda pozitif enerjiler aldığı için, yani anlam anlayışı ile kozmik enerjiyle bütünleşebilme yansımaları dahilinde daha fazla hız kazanmış durumda.
ilgili kalıplara bakış da değişmekte ve gelişme göstermekte. Kozmik bağlantılara yaklaşım her geçen gün daha güzel bir boyut kazanmakta ve zihinsel süreçlere etkileri de görülebildiği için, yansımalarının nelere sebep olabileceğine dair bilinçli yaklaşımlar artmakta.
- Aşılması gereken tüm bu süreç kolay gibi görünse de kimi an gözünüzü korkutsa da imkansız olmadığı gibi önemli olan, ruhsal büyüme aşamasında, özümsenerek aşılması gereken bir süreç. DNA’larımıza işlenen olası kalıpları ve öğretileri kökünden değiştirmek için öncelikle kişisel bakış açısının da değişebilmesi gerekir.
- Aksi halde ezbere bir döngüden öteye gitmeyeceği gibi kalp ritimleri o ölçüde istendiği şekilde ilerleme kaydetme göstermeyebilir. Ve pek tabii öğrenilmesi gereken en önemli aşama, bu noktada da olduğu gibi bu zamana kadar bizlere öğretilen- en kötüsünü düşün ki üzülme yerine
-en güzelini düşünebilme yetisidir. Güzellikle özdeşleşmek ve kozmosla bütünleşebilme titreşimlerini yakalamaktır.
Değiştirilmesi gereken kalıplar;
Geçmişten günümüze yansıyan kimi kalıp düşünceler, kısacası negatif odaklı her ne varsa bu öğretileri dönüştürebilme yetisine odaklanmalı. Kötüye ya da olumsuz olaylara veya duygulara tutunmak yerine, güzelliğe tutunmalı.
Ancak içsel bir ağırlık bırakmadığından emin olunmalı ve kuşlar gibi hafif uzuvlarında… o ağırlık etkisini hissetmemelisin. Bilmelisin ki ruhsal bir büyüme için yaşamın uzuvlarındasın ve kimi olaylara maruz kaldığın gibi tekrar fragmanlarını yine zihinsel süreçlerinle kendin yaratıyor ve yine kendin üzülüyorsun. Ancak olumsuzu olumluya dönüştürebilmek adına burada olduğunu fark ettiğin an, ruhsal akışını ve yönünü de daha güzel olana odakladığın gibi o çakıl taşlarına takılmaların da zamanla yerini hafif etkilere bırakır.
Bu noktada, birden farklı kavram ve anlam yansımaları mevcut. İçerikte düzenleme yapacağım bu yönde…
Kinetik Enerji ile negatif ve pozitif enerji oluşumunu algılama
negatif ile pozitif iş teorisi örneği ile
Kişilerin üzerinde gerçekleşen; negatif ve pozitif yüklü enerjiyi, (olumlu-olumsuz yansımalarıyla) aktar.
*bir cismin hızından dolayı sahip olduğu enerjidir. Hızı v, kütlesi m olan bir cismin kinetik enerjisi şu ifadeye sahip olur.
- K= ½ mv 2
- Kütlesi m = 1kg olan bir cismin v =1m/s hızına sahipse, kinetik enerjisi K=0, 5 J’dir.
Atomu saran ve oluşturan, nötron ve protonların, yani artı ve negatif yüklü, yüksüz elektronlar,
Örneğin atomun çekirdeğinde, pozitif yüklü protonlar ve yüksüz nötronlar bulunurken, etrafında negatif yüklü elektron bulutu bulunur.
- Bir atomda, çekirdeği saran, negatif yüklü bir elektron bulutu
- Çekirdek ise, pozitif yüklü protonlar ve yüksüz nötronlardan oluşur.
Felsefi yorumlama:
İşte tam da psikoloji ve bakış açısının, en güzele sabitleme esasında pozitif kalmak bütünüyle her an doğru yansıma bulmayabilir. Bu açıdan öyle olduğunda, en azından nötr kalmaya çalış, denildiğinde aslında özünde kal anlamında bir yansımaya sahip… aynı şekilde bu noktada belirtmek isterim ki nötr kalmak da asla duygusuz kalmak anlamında algılanmamalı, daha doğru şekilde özümsenebilmesi adına, bunu mütevazi olmakla özdeşleştiriyorum.
Yani çekirdeğinde her daim öz hakiki ışık yansımaları bulunurken, etrafındaki negatif etkileşim gösteren sise, yansımalara takılı kalma, özünde kalmaya çalış ve oradaki ışığını besle ve onun güzelliğini ışıldatabilmenin hissinde onu çoğaltarak yansı…
Oluşan Çember’e sıkışan düşünce;
Olumlu ya da olumsuz şekilde işleyen veya yansıyan düşünceler, kişi farkında olmadan yaşamını şekillendirir. Üzerine çöken ağırlık da kişinin çember alanında yer alan ve sıkışan düşünce kalıplarıyla alakalı olduğu gibi; negatif etkili kin-nefret-öfke-şikayet-tatminsizlik-doyumsuzluk vb. duygu durumları çemberde sıkışan enerjiyi olumsuz yönde etkiler ve kişinin ruhsal yansımasına bu yönde ağırlık etkisi bırakır.
- -yansıdığı frekans ile aynı olan frekans etkileşimlerine de maruz kaldığı için, istemsizce negatif etkili yani düşük frekanslı düşünce kalıplarının ruhsal çöküntüsüne izin vermiş olacaktır. bu sebeple kişi, güzelliğe odaklanabilmeli ve bu tarz durumlara düştüğünü hissettiği an, zihnine hatırlatma yapabilecek -kendini gözlemleme- seviyesine ulaşabilmelidir.
ve insanı, hasta eden titreşimleri hücrelerinde ve uzuvlarında dağılmasına sebebiyet veren en önemli etken de bu noktada saklıdır…
- Günümüzde daha çok algılanabilen bir boyuta indirgenebilir hale geldiği de söylenebilir. Hem kendinizi hem de çevrenizdekileri gözlemlediğiniz de bunu daha net görebilmek de mümkün.
içsel olarak, kötü düşüncelere takılı kalmak ve zihnin oyunlarına maruz kalarak buna ortak olmak demek akabinde de vücudun farklı noktalarına yansıyan negatif etkileşime sebep olur. Çünkü olası durumda, çekirdekle etkileşim zayıfladığı için, hücrelere uzuvlara yansıyan ve dağılan titreşimler, çekirdeğin dış bölümündeki negatif elektronların etkisine maruz kalır.
Dış dünya algısı:
Bireyin içsel yolculuğu sürecinde, önemli bir paydada yer alsa da aslında bir yerde, dış dünyayı algıladığı o an, dışarıya yansıyan her türlü algıyı oluşturan da yaratımları sağlayan da içsel ışığı ya da ruhu olduğunu anlayabildiği takdirde, yani birey içsel gelişimine odaklandığı takdirde dış dünya algısı ve dünya yansımaları da kendiliğinden değişim gösterecektir.
ve dönüşüm böyle sürekliliğe dönüşecektir, çember yansımaları eşliğinde…
Kozmos, Hiçlik Meselesi
Hiç ol, hiçlik kozmosun dilinde bütünlüğe giden bir yol, büyülü bir yansımanın hissi… ışığının çemberine dağılan ışıltılarını hisset ve kozmosla birlikte süzüldüğünü onunla bir ve bütün olan ritimlerinle tutuş ki bütünleşebilmenin aşkınlığına erebilmenin güzelliğini ve mutluluğun kalıcı hazzını yudumla…
(…2023… yansımalarından…)
Yaşamın Uzuvlarında “Düş’mek, kalkmak…” oldukça olası
…bilinçli olarak düzenleme yapmadan paylaştığım doğrudur…
3 Yorumlar